KONUŞMAK

A -
A +

Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nı kurdukları 2016’dan bu yana her ihtiyaç duyulduğu zaman Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde veya Sn. Bahçeli’nin ikametgâhında bir araya gelerek iç ve dış mes’elelerimize dair istişare etmekteler. Artık teâmül hâline gelen bu sohbetlerden yalnızca iki Sn. Genel Başkan ve partileri değil, şüphesiz ki ülke de kazanmaktadır…

 

Dün, 29 Nisan 2024 tarihinde ikindi saatlerinde Devlet Beyin konutunda buluşan iki lider 31 Mart Mahallî Seçimlerinden sonra ilk defa bir araya gelmiş oldular. Seçim kaybı, bu toplantının muhakkak ki en ağırlıklı maddelerinden biri olmuştur. Aynı şekilde emeklilerin durumu ve maaşlarının yetmezliği de konuşulmuştur. Sivil bir Anayasa yapma, görüşmenin temel ve zor maddelerindendir. Bazı partizanların Türk bayrağını indirme ve İstiklal Marşını okumayı reddetmeleri ise ihmali mümkün olmayan konuşmalardır. Uyuşturucu imal ve satışındaki tehlikeli tırmanış görüşülmemiştir denemez! CHP Genel Başkanı Sn. Özgür Özel ile görüşme ve İyi Partideki Genel Başkan değişikliği ve kan kaybı da ikinci dereceden olsa bile sohbette yer tutmuştur.

 

Gazze ve Filistin’de yaşanan korkunç mezalim ve vahşi soykırım ile Suriye, Kuzey Irak ve muhtemelen mayıs ayı sonlarında bu bölgede yapılacak askerî harekâtla Cumhurbaşkanının Bağdat ve Erbil’e gerçekleştirdiği günübirlik iş ziyareti ve Irak Devletiyle imzaladığımız stratejik dayanışma ve Kalkınma Yolu Andlaşması, ikili gündemin hayatî kıymette mevzularıdır. Dünyanın vicdanlı kesimiyle dünya üniversitelerinin Siyonist soykırıma isyan etmelerine mukabil İİT üyesi Devletlerin Cidde’de yapılan toplantıda Filistin’i tanımaya dair ciddiyetsiz hâlleri de görüşülmüş ve Sabır Taşı Çatladığı için TSK’nın Gazze’ye doğrudan nasıl müdahale edebileceği de şüphesiz ki müzakere edilmiştir.

 

Görüldüğü gibi şu mevzuların hiçbiri Türkiye’nin dış mes’elesi değildir. Bütün bu coğrafya, Kosova’dan Yemen’e, Libya’dan Kırım’a bir-bir buçuk asır evvel Osmanlı Türkiye’sinin dâhili mes’elesiydi. Bugün de Türkiye’nin iç mes’elesidir.

 

Her biri çok mühim olan bu olaylar yaşanırken Cumhur İttifakı iki sayın liderinin büyük bir sorumlulukla zamana, mekâna, imâna ve insana karşı onları omuzlayarak istikbale temiz bir miras bırakmak için gönül gönüle çalışmaları takdirle karşılanacak bir üsluptur. Aksi olsaydı bunun neticesi zararlı olur ve memleket, zayıf ve kısa ömürlü iktidarlara mahkûm kalır ve bugünleri bile arar olurduk.

 

Hükûmet, ülke yönetimciden birinci derecede sorumludur. Ama partiler de bunun uzağında değildir. Hakkı teslim etmeli ki Devlet Bahçeli Bey, bu mevzuda her zaman ve mutlaka şahsını ve partisini değil, milletini, milletinin yüce değerlerini ve vatanını düşünmüş ve telaffuz etmiş ve fikrinin iktidar olmasını kendilerinin iktidar olmasından yeğ tutmuştur.

 

MHP için "muhalefet partisi" denemez. Din ü Devlet Mülk ü Millet sevdasında fena bulmuş bir hareketi muhalefet olarak düşünmek yanlıştır.

 

Muhalefet partilerine gelince:

 

CHP ve İyi Parti Parti’de Genel Başkan değişikliği oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ülkenin Cumhurbaşkanını ziyaret için gün istemesi ve görüşmesi ve görüşecek olması kendisine kazanç olarak dönmüştür. Bu kapının hep açık kalması ve 3 ayda bir gibi veya ihtiyaç olan her zaman konuşulması yapıcı siyaset ve memleket menfaatine olur. Artık karşılıklı sert konuşmalar olmamalı, medya üzerinden tartışmalar yaşanmamalı. İyi Parti’nin yeni Genel Başkanı Sn. Müsavat Dervişoğlu, kök olarak bu örften gelmektedir. Bu tavır ve üslubu benimsemesi hâlin gereğidir. DEM Parti ise HADEP’in tabela değiştirmesidir. HADEP’in kapatılarak yok olmasına karşı bir anlamda kanuna karşı hiledir. Buna rağmen seçimlerden yeni çıkmıştır. Seçmenini iyi okumalı ve artık dağın fikri soykırımından kurtularak Türkiye partisi olmanın samimi olarak yolunu tutmalıdır. DEM, inandırıcı olursa devlet bir imkân verir diye düşünüyoruz.

 

BBP ve Genel Başkanı Sn. Mustafa Destici de millî ve yerli şuur ve mes’uliyetle hareket etmektedir. YRP ise 31 Mart’ta yanlış yola girdi, bunu fark etmezse kaybeder.

 

Şimdilerde "diyalog" deniyor. Bizim irfanımızda kelimenin daha güzeli vardır. "Sohbet" deriz. Sohbet ederken yapılan konuşmalarda istişare vardır, muhakeme, muhasebe, paylaşma, lezzet vardır. Konuşma, o kadar kıymetlidir ki bütün mahlukat içinde yalnızca insana bahşedilmiştir.

 

Yukarıdaki sözümüzü tekrarlarsak; Türk siyasetinde artık kavga-döğüş değil, sohbet ve konuşma, istişare esas olmalı. İçinde olduğumuz şartlar, buna riayet etmeyi emrediyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe 1 Mayıs 2024 17:15

Bedelli askerlik kaldırılmalıdır. Ayrıca b u millet, Meclis'te bölücü görmek istemiyor.