Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı

A -
A +

İnsan yaşadığı doğal çevreyi hayatına dönük çeşitli ihtiyaçları doğrultusunda düzenler, değiştirir ve geliştirir. Yiyecek ve içecek kültürü olarak adlandırılan mutfak sanatlarının temelinde de bu esaslar vardır.

 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı

 

Ancak hayatın temel taşı yiyecek ve içecek olayını hayatta kalmanın malzemesi olarak görmek, insanlığın ilk var oluşundaki ilkelliğe işaret eder. Kaldı ki mutfak kültürü insan gelişimi ile paralellik gösterir. Ateşi bulan, ekmeyi ve biçmeyi öğrenen insan; daha sağlıklı, daha estetik, daha lezzetli yiyecek ve içecek arayışlarını durmadan sürdürmüştür. Medeni hayat işaretlerinin başında yemek ve içmek kültürü vardır.

 

Mutfak ve mutfağın oluşturduğu gelenekler; aynı zamanda sosyal, kültürel ve duygusal ihtiyaçlarımızı da karşılayan ve insan olma hissini aşılayan önemli vurgulardır.

 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı - 1. Resim

 

Yerel mutfaklar, orijinal yapıları lezzet ve çeşitlilikleri yanında bütün dünyada yükselen bir trend hâlini alan sağlıklı beslenme anlayışına verdikleri katkı paylarıyla ölçülür hâle geldi. “EVRENSEL DEĞERLERİN KAYNAĞI OLAN TOPRAKLARIN SAHİBİ BİZİZ” dedirten bütün varlıklarımıza sahip çıkmamız lazım. Anadolu’nun değişime ihtiyacı olmadığını, değişmesi gerekenin bizim bakış açımız olması gerektiğini unutmamalıyız. Elimizde bize bahşedilen nimetleri yitirdiğimizde doğru geleceği kuramayız, Anadolu kültür zenginliğinin ortaya çıkardığı aklı birleştirmeliyiz. Bilinen on dört bin yıllık tarih boyunca, üzerinde büyük uygarlıkların kök saldığı, farklı kültürlerin yollarını birleştiren sınırların içindeki bereketli topraklarda, farklı din ve dünya görüşlerine sahip insanlar, aynı kaderi paylaşarak bir kültür çeşitliliği oluşturmuş. Bizler bu mirasın bugünkü sahipleriyiz...  Bu sıra dışı tabiat ve kültür hazinesi içinde biçimlenen, zenginleşen sayısız geleneklerini birbirine bağlayan bir coğrafyada yaşıyoruz. Kendi insanlarına güvenen sevgi ve saygı temelli bir yönetim ve sahip olduklarının farkında olan umutlar taşımalıyız.  

 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı - 2. Resim

DERİN KÜLTÜRÜNÜ ANLAMAK ŞART

Anadolu coğrafyası; eşsiz miras varlığını, omuzlarında taşıyan farklı kimlikler, farklı dil ve dinlere sahip insanlarına birbirlerinden gözlerinizi kaçırmadan, anlayarak, aynı sofrayı paylaşarak, zengin Anadolu coğrafyasının ve ortaya koyduğu kültürünün farkına varmamızı söylüyor. Elbette duymak isteyenler için... Anadolu coğrafyasının dünü ile bugününü buluşturmak, geçmişin değerlerini ve güzelliklerini geleceğe taşımak, derin kültürünü iyi anlamak çok önemli.

 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı - 3. Resim

 

Basit gündelik ve sıradan düşüncelerden öte bir yaklaşımdan bahsediyorum. Artık yapılması gereken; binlerce yıllık derinliği olan bir coğrafyanın ürettiği zenginlikleri ve bu coğrafyadaki kültürleri doğru anlamak ve paylaşmak olmalıdır... Çok bildik gibi gelse de Anadolu mutfakları bütün dünya için hâlâ gizemini korumaktadır. Bu coğrafyayı gereği gibi tanıma şansı bulan herkesi yavaş yavaş içine alan sırları ve hikâyeleri, kendini yenileyen, yenilikleri kabul eden bir yapısı, mistik bir kokusu, kişilikli bir ruhu var Anadolu’nun... 

 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı - 4. Resim

GİZLİ ANAHTAR:  FARKLILAŞMA

Günümüz insanları açısından önemli noktalardan biri “FARKLILAŞMA” kavramıdır. Her anlamda hissedilen yoğun rekabet ortamında kendini farklı hissetmek, istihdam ve talep oluşturmak, gelişmek ve geliştirmek, ürün ortaya çıkarmak, pazarda tutunabilmek ve pazardan alınan payı büyütmek ancak farklılaştırmakla mümkündür. Anadolu tam da FARKLILAŞMA denilen kavramın her anlamda içini doldurabilen ender ülkelerden. Önemini hiçbir zaman yitirmeyen etkileyici coğrafyadan lezzet fısıltıları yayıldı binlerce yıldır dünyaya... Günümüzün mutfak profesyonelleri ve mutfak adına gayret gösterenler Anadolu lezzetlerine olan inançlarını yenilediler ve perçinlediler.  Bu hikâye çok derin, çeşitli ve renkli... Neredeyse bütün kültürlerden izleri gördük; bu izlerin anıları yıllarca anlatılacaktır.  Bir kere daha görüldü ki ANADOLU bugün yaşayanların bütün umursamazlığına rağmen hâlâ olağan dışı güzelliklerin, mutfak meraklıları için derinliği olan bir atölye.

KUZU ETLİ KEŞKEK

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı

 

MALZEMELER

 

>> 3 su bardağı aşurelik buğday
>> 9 su bardağı su
>> 500 g kuzu eti 
>> Tuz

 

HAZIRLANIŞI

 

Et ve buğday düdüklü tencereye alınır. Tuzu eklenerek orta ateşte yaklaşık bir buçuk saat pişirilir. Ardından havası tamamen çıkan tencerenin kapağı açılır. Etler kemiklerinden ayrılır ve tahta bir kaşık yardımıyla eze eze karıştırılır. Macun kıvamına gelinceye kadar bu işlem sürdürülür. Servis esnasında üzerine tereyağında kızdırılan toz biber gezdirilir.

SOĞAN ÇORBASI 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı

 

MALZEMELER
>> Yarım kilogram kuru soğan
>> 5 su bardağı su 
>> 100 g tereyağı
>> 2 yemek kaşığı un
>> 1 çay kaşığı kekik
>> 3 diş sarımsak
>> Tuz, karabiber

 

HAZIRLANIŞI

 

İlk olarak soğanlar ince ince olacak şekilde doğranır. Tereyağı tencerede eritilir. Soğanlar yaklaşık 10 dakika tereyağında kavrulur. Pembeleşmeye başlayan soğanların üzerine un ilave edilir ve beş dakika kadar sürekli karıştırılır. Kıvamı koyulaştığında beş bardak su konulur. Karıştırma işlemi devam ederken kekik, dövülmüş sarımsak, tuz ve karabiberi eklenerek yarım saat pişirilir. Son olarak arzuya bağlı olarak üstü taze kekik ile süslenir.

FİRİK PİLAVI 

Anadolu coğrafyasında dün ve bugün buluşmalı

MALZEMELER
>> 1 çay bardağı nohut
>> 2 su bardağı firik
>> 1 su bardağı bulgur
>> 1 soğan
>> 3 yemek kaşığı zeytinyağı
>> 1 yemek kaşığı biber salçası
>> 6 su bardağı su
>> Tuz
>> Pul biber
>> Karabiber
 
HAZIRLANIŞI
Nohut bir gece önceden ıslatılır. Ertesi gün üzerini geçecek kadar suda yumuşayana kadar haşlamaya bırakılır. Ayıklanmış firik ve bulgur karıştırılır. Bir baş soğan yemeklik doğranır ve yağda şeffaflaşıncaya kadar kavrulur. Üzerine biber salçası ilave edilerek kokusu çıkana kadar karıştırılır. 6 bardak sıcak su konulduktan sonra tuz ve kırmızı pul biber eklenir. Son olarak firik ve bulgur karışımı ilave edilerek yüksek ateşte kaynatılır. Kaynamaya başlayan tencerenin altı kısılır ve pilav suyunu çekinceye kadar kontrollü pişirilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.