İsrail “Batı” medeniyetinin dostu mu düşmanı mı?

A -
A +

İsrail Başbakanı Netanyahu, Filistin halkına karşı sürdürdüğü haksız savaşa destek bulmak için ülkesinin “Batı medeniyetini” savunduğunu söylüyor. Bu sözde biri dar diğeri geniş anlamda iki mesaj var. İlki HAMAS’ın terörist olduğu ve dolayısıyla HAMAS’a karşı yapılan her şeyin meşruluk taşıdığı. İkincisi ise genel olarak İsrail ve Batı’nın “Batı medeniyetini” temsil ettiği ve dünyanın geri kalanının, özellikle de tüm Arap ve Müslüman dünyasının, uygarlık karşısında yer aldığı ve uygarlık düşmanı olduğu.

 

Bugünkü medeniyete kestirmeden Batı medeniyeti adını vermek yanlış. Batı bir bütün değil. Batı tarihinde muasır medeniyete uygun fikir ve hareket çizgisini takip edenler yanında tam tersi istikamette yürüyenler de var. Meselâ komünizm ve faşizm bir Batı çocuğu. Uygarlıkla bir alâkası olduğu söylenemeyecek bu totaliter yaklaşımlar Batı’da -hassaten Avrupa’da- ortaya çıktı ve uygulanmaya çalışıldı. Bunlar bireyi kolektivite karşısında yok hükmünde gördü ve bireyleri tek bir amaç skalası etrafında toparlamaya ve eritmeye çalıştı. İnsan cinsini hasta ve sağlıksız olanların elimine edilmesi suretiyle mükemmelleştirme peşinde koşan öjenik Batı’da doğdu. Kolanyalizm klasik biçimiyle Batı’nın ürünü olarak ortaya çıktı. ABD, Kanada ve Avustralya gibi yerlerde yerli halkların acımasızca tasfiye edilmesi Batı’nın mahsulüydü. Köle ticaretini okyanus ötesine taşıyan ve kölelere insan dışı bir varlık olarak muamele eden de Batı idi. On milyonlarca insanın ölümüne sebep olan iki büyük dünya savaşı Batı’nın eseri olarak vuku buldu…

 

Listeyi uzatmak mümkün ama gereksiz. Bir bütün olarak var olan ve savunulması gereken bir Batı medeniyeti yok. Batı’da yukarıda bahsettiğim tüm çizgileri dışlayan bir bakışa ihtiyaç var. Bu yüzden, çağdaş uygarlık Batı uygarlığı değil liberal Batı uygarlığıdır. Bu uygarlığın, temel unsurlarının sadece Batı’da ortaya çıkmadığı ve çeşitli seviyelerde ve biçimlerde dünyanın birçok yerinde görüldüğü hatırlanarak, liberal uygarlık olarak adlandırılması çok daha doğru.

 

İsrail’in yapıp ettikleri bu liberal uygarlığın şartlarına ve gereklerine uyuyor mu yoksa onları inkâr ediyor ve ciddi şekilde çiğniyor mu?

 

Bana öyle geliyor ki Netanyahu gerçekleri dile getirmekten ziyade bir propaganda taktiği takip ediyor. Böylece hem yaptıklarını gizliyor hem de hiçbir şekilde savunulamaz davranışlarına destek sağlamaya ve İsrail’in suçlarına ortak bulmaya çalışıyor. Kısaca, İsrail uygarlık kavramını kelimenin tam manasıyla istismar ediyor.

 

Açıktır ki, ülkesinin kendisinin öncülüğünde ve idaresinde Filistin’de yaptığı şeyler uygarlığın temel ilkelerine ve değerlerine aykırı. İsrail insanların hayat ve özel mülkiyet hakkını sistematik biçimde ihlal ediyor. Suçun şahsiliği ilkesinin gereği olarak sadece suçu işleyenin cezalandırılması ilkesini çiğniyor. İsrail’in yaptığı nefsi müdafaaya da sığmıyor. Gazze’de kullandığı şiddet kesinlikle orantısız. Tam de tersine, nefsi müdafaa İsrail’in ahlâksızca saldırdığı Filistin halkı ve HAMAS tarafından yapılıyor. İsrail sivil asker ayrımı gözetmeksizin evleri, okulları, ibadethaneleri, mülteci kamplarını bombalayarak çok sayıda masum insanı öldürüyor. Katlettikleri arasında kadınlar ve çocuklar başı çekiyor. İsrail insanların hayatta kalabilmek için yiyecek yardımı almasını engelliyor. Sivilleri aldatarak güvenli ilan ettiği belli bölgelere yönlendiriyor ve sonra üstlerine bomba yağdırıyor…

 

Bütün bu yaptıklarına bakarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: İsrail medeniyetin dostu değil düşmanı. Ona yardım eden ve yaptıklarını görmezden gelen herkes de aynı çizgide ortağı oluyor. Hemen hemen bir bütün olarak, İsrail’in öncülüğünde ve kuyruğunda, Batı, medeniyeti tahrip ediyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.