Uzun zamandır beklenen "Eve Dönüş; Sarıkamış 1915", şarkıcı "küçük" Emrah'ın yazan ve yöneten şeklinde boy gösterdiği "Gelmeyen Bahar", akıllara zarar masal atmosferiyle "Muhteşem ve Kudretli Oz", Woody Allen'ın tipik ve sevilesi filmi "Uzun Boylu Esmer Adam", "Aşkın İzleri" ve "Kadınlar"... Fakat her zamanki gibi seyrettiğim ve sevdiğim filmleri anlatmak yerine dertleşmek geliyor içimden sadece... Filmlerin tanıtımı için yollanan bültenler, sinemamızın man-zarasıyla da doğru orantılı... Sanki bu işi yapan arkadaşların eline İngilizce bülten geliyor. Onlar da googletranslate marifetiyle Türkçeye çeviriyorlar. Ve fakat yerli filmlerin bültenlerine ne kulp takacağız? Önemsiz iş mi? Bir bülten yazmakla, bir senaryo yazmak veya bir film çekmek aynı özeni ister hâlbuki... Şimdi manzaraya bakalım... Memleketin en onulmaz yaralarından birine şarkıcı küçük Emrah yazan ve yöneten olarak neşter vuruyor. Başbakanımızın eşi bile ağlıyor filmde. Zaten ağlatmak ve ağlaşmak üzerine coşulmuş. Diğer tarafta "tarih" furyasından "Sarıkamış" var... Fakat elin oğlu elli kez çektiği filmi bir daha çekiyor. Birbirine benzeyen masallarına bir yenisini ekliyor. Konu bulamıyor belki ama teknolojinin ilerleyen marifetlerini perdeye taşıyor; sıradan bir masalı, heyecanlı ve meraklı bir çocuk rüyasını yaşar gibi izliyorsunuz. Muhteşem ve Kudretli Oz'a gösterilen özen ve harcanan emek, o filme emeği geçenlerin mesleklerine saygısı beni böyle ortaya karışık bir dertleşmeye sürüklüyor. İMÇ'de kuyruğa gir, kaset patlat, şöhret ol, artist ol, dizi yap... Sonra bir de tüy dikelim arkadaşlar; yazalım ve yönetelim. Ağlatmak bizim işimiz zaten! Aslında haklılar. Bizim ana haber bültenlerini kırıtık güzellere teslim ettiğimiz gibi bir zamanlar... Sinema sektörü de "sanatsal kaygı"larında boğulup mesleki hürmetini kaybetti, kalesinin kapılarını açıverdi sonuna kadar; giren girene... Önce filminin bültenine özen göstereceksin... Bülteninde cümle kuramayan, bülteninde filmi anlatamayan bir mantık filmi nasıl yapacak? Neyse... İki üç sene öncesine kadar üç boyut işinin geleceğine inanmıyordum. Önce "Hugo" hizaya çekti beni. Şimdi üç boyutun hakkının verildiği filmleri dört gözle bekliyorum. İçini karartmak istemeyenler "Oz"un masal dünyasını kaçırmasın. İyi seyirler.