Ahmet Hakan'a da Ekrem Dumanlı'ya da özgürlük

A -
A +
Ahmet Hakan'ın dün Cemaat'in ev ev gezip CHP'ye oy isteyen ablalarına "özgürlük çağrısında" bulunmasının nedeni ne olabilir sizce?
Öyle ya, Cemaat'in abileri de, ablaları da, medyası da özgürce "seçim savaşını" sürdürüyorlar. Hatta Fethullah Gülen de dün Zaman'da başlayan yazı dizisiyle Pensilvanya'dan beş gün sürecek astral yurt gezilerine başladı.
Ha, Ahmet, seçmenler, Cemaat'in gün gibi ortada olan CHP desteğini reddederek gizlice yürütmesine dair analizler de yapmasın diyorsa kusura bakmasın. Zira propaganda ne kadar haksa, bu eylemin niteliğine dair eleştiri yapmak da haktır.
Kaldı ki iktidar partisinin seçim gezilerinde gittiği ilin seçmen sosyolojisine uygun sloganlar kullanmasını bile eleştiri konusu yapabilen Ahmet son skandalı duymamış olabilir mi?
Yoksa "İlla ki duymuştur da Doğan'ın, Erdoğan'ın ATV'deki röportajının ardından kimyası bozulunca verdiği "manşetleri ikiye katlayın" fetvasının ardından yeri daha da dardır" mı diyorsunuz?
Bilemiyorum artık ama tüm iyi niyetimi koruyup ben hatırlatayım kendisine.
Bildiğiniz üzere Ahmet'in bu mevzua girmesine neden olan tartışma, son olarak Hatay'da çekilen bir görüntüyle ortaya çıktı.
Basına yansıyan görüntülere göre bir grup kadın bir AK Parti seçmenini başka bir partiye oy vermesi için iknaya çalışıyordu.
İknacı kadınların argümanlarına dair epeyce tartışma da yapıldı. Ama değimiz gibi buraya kadar etik olarak sorunlu olsa da meşruiyet açısından pek de bir sıkıntı yok.
Sonrasında yaşananlar ise tam bir felaket. Haberden aktarayım.
"A Haber Yurt Haberler Şefi, ziyaret edilen evde AK Parti aleyhine yapılan kara propagandayı görüntüleyen bir vatandaşa ulaştı. Yurt haberler şefi söz konusu görüntüleri alması için A Haber Hatay muhabirini vatandaşla buluşma noktasına yönlendirdi. Ancak Hatay Kırıkhan'da görüntüleri çeken vatandaşla A Haber muhabiri büyük bir sürprizle karşılaştı. Çünkü buluşma yerinde onları kendilerini A Haber muhabiri olarak tanıtan sivil polisler karşıladı."
Evet, Ahmetciğim, propagandacı ablalarla çalışan polisler muhabirin de telefonunu dinlemişler. Yani operasyon dört dörtlük. Ama bitmedi daha devamı var.
"Tüm bunlar yaşanırken, görüntüyü çeken vatandaşın yakınları telefonla aranarak, önemli bir konu olduğu söylenerek Zaman gazetesi ofisine çağrılıyor. Zaman gazetesi ofisinde görüntüyü çeken kişinin bilgisayar ekranındaki resimlerden hangisi olduğu öğrenilmek isteniyor. Yakınlarının neden öğrenmek istiyorsunuz sorusuna ise 'kendisini ziyarete gideceğiz' cevabı veriliyor. Daha sonra görüntüleri alan A Haber muhabiri Parıldar'ın evine bir grup tarafından baskın yapılıyor. Evde yapılan kara propagandanın yer aldığı görüntüler bilgisayardan zorla sildiriliyor. Ancak paralel yapı görüntülerin yedeğinin olabileceğini hesaba katmıyor."
Gördüğün gibi mevzu propaganda değil Ahmet. İnsanlar bu işin ancak bir diktatörlükte olacağı gibi, polis baskısıyla yürütülmesini eleştiriyorlar. Merak ediyorum bununla ilgili bir şeyler yazabilecek misin?
Neyse sen yazmasan da Fethullah Gülen'le 5 gün sürecek hardtalk'a başlayan Ekrem Dumanlı görür belki.
Zira her fırsatta meslektaşlarına cesaret ve bağımsızlık telkin eden Ekrem Bey mevzua sert girmiş.
Tam bir tarafsızlık ve bağımsızlık ve dahi gazetecilik acarlığıyla kendisine "yakıştırdığı" soruyu Gülen'e tak diye soruvermiş vallahi de:
"Son dönemde zat-ı âliniz hakkında akla hayale gelmeyen yalan ve iftiralar atıldı. Ağır sözler kullanıldı. Bu ithamlara sizin tabirinizle sükût durdunuz, cevap vermediniz?"
Aman tanrım bu ne cesaret! Bundan daha iyisini, Kemal Kılıçdaroğlu'na "CHP iktidara gelirse özgürlükleri daha da geliştirir misiniz" diye sorabilen ve cevabı da şaşkınlıkla bekleyen Şirin Payzın yapabilirdi değil mi?
Düşünsene Ahmet, "yandaş" bir gazeteci bu üslupla Erdoğan'a böyle bir soru sorabilir miydi?
Neyse ki sizler varsınız.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.