Almanya'nın Filistin hazımsızlığı sürüyor! Filistin eylemine katılan 4 öğrenci sınır dışı edilecek!

Berlin yönetimi, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto eden dört yabancı uyruklu öğrenci hakkında sınır dışı kararı aldı. Karar, Almanya’da ifade ve toplanma özgürlüğü konusunda yeni bir tartışma başlattı. İçişleri yetkililerinin talimatıyla alınan kararda, öğrencilerin herhangi bir suça karışmadığına ya da mahkûmiyet almadığına rağmen, “kamu düzenine tehdit oluşturabilecek potansiyel” gerekçe gösterildi. Hukukçular ise kararın orantısız ve hukuki dayanağının zayıf olduğu görüşünde.
Almanya, ifade ve toplanma özgürlüğüne dair yeni bir tartışmanın merkezine oturdu. Berlin yönetimi, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına karşı düzenlenen gösterilere katıldıkları gerekçesiyle dört yabancı öğrenciyi sınır dışı etme kararı aldı.
Kararın dikkat çeken yönü ise söz konusu öğrencilerin hiçbirinin hakkında kesinleşmiş bir ceza hükmü bulunmaması.
ABD, Polonya ve İrlanda vatandaşı olan öğrencilerin yalnızca gösterilere katıldıkları için sınır dışı edilmek istenmesi, hukuk çevrelerinde ve insan hakları savunucuları arasında endişeyle karşılandı.
FİLİSTİN'E ÖZGÜRLÜK' DEDİKLERİ İÇİN ÜLKEDEN SINIR DIŞI EDİLİYOR
ABD, Polonya ve İrlanda vatandaşlığı taşıyan Cooper Longbottom, Kasia Wlaszczyk, Shane O'Brien ve Roberta Murray isimli dört genç; Berlin’deki Filistin yanlısı gösterilerde bulundukları gerekçesiyle hedef alındı. Alman Göçmenlik Dairesi, bu kişilerin kamu güvenliği için tehdit oluşturduğunu iddia ederken, insan hakları savunucuları alınan kararın siyasi bir susturma girişimi olduğunu söyledi.
Avukat Alexander Gorski kararı şu sözlerle eleştirdi:
“Burada olan, açıkça aşırı sağın oyun kitabından alınmış. Göçmenlik statüsü bahane edilerek siyasi muhalefet susturuluyor.”
'DEVLET GEREKÇESİ'YLE HUKUK ZORLANIYOR
Kararların üçünde, Almanya'nın İsrail’i savunmayı anayasal sorumluluk kabul ettiği “Staatsräson” ilkesine atıf yapıldığı bildiriliyor. Ancak hukukçular, bu ilkenin hukuki değil, siyasi bir kavram olduğunu ve sınır dışı kararlarına dayanak olamayacağını belirtti.
Almanya Barolar Birliği’nden avukat Thomas Oberhäuser:
“Sadece bir gösteriye katılmak, hele ki mahkeme kararı bile olmadan, sınır dışı gerekçesi olamaz. Bu, ifade özgürlüğüne açık bir saldırıdır.”
POLİS RAPORLARINA GÖRE 'FAŞİST' DEMEK BİLE GEREKÇE
Alınan kararlarda öne sürülen gerekçeler arasında, bir polis memuruna “faşist” demek, Filistin lehine slogan atmak ve tren istasyonunda oturma eylemine katılmak yer alıyor. Mahkemeye çıkarılmadan alınan bu kararlar, Almanya’daki insan hakları kuruluşlarını da alarma geçirdi.
GÖÇMENLİK BÜROSUNDAN İTİRAZ GELDİ, AMA DİNLENMEDİ
Berlin Göçmenlik Dairesi yetkilileri, siyasi baskılarla alınan bu kararların hukuki temeli bulunmadığını belirtip itiraz etti. Ancak Berlin Senatosu İçişleri Dairesi bu itirazları göz ardı ederek sınır dışı talimatını yürürlüğe soktu.
“BİZİ KOBAY GİBİ KULLANIYORLAR”: SINIR DIŞI EDİLEN ÖĞRENCİLER SESSİZLİĞİNİ BOZDU
Berlin yönetiminin sınır dışı kararı aldığı dört yabancı öğrenci, yaşadıkları sürece dair duygularını The Intercept aracılığıyla kamuoyuna aktardı. Öğrenciler, kendilerine yöneltilen suçlamaların hukuki değil siyasi olduğuna dikkat çekerek, yaşadıkları belirsizlik ve baskının psikolojik etkilerine vurgu yaptı.
Amerikalı yüksek lisans öğrencisi Cooper Longbottom, sadece altı ay sonra mezun olmayı beklediğini ancak şimdi her şeyin belirsizleştiğini belirtti. Trans kimliğe sahip olduğunu vurgulayan Longbottom, “ABD’ye dönmek benim için korkutucu. Burada kurduğum hayatım elimden alınmak üzere” ifadelerini kullandı.
Polonya vatandaşı Kasia Wlaszczyk, alınan kararların Almanya’daki ırkçı ve İslamofobik reflekslerin sonucu olduğunu savundu. “Antisemitizm bahanesiyle herkesi susturuyorlar. Bu kararlar sadece Filistinlileri değil, dayanışma gösteren herkesi hedef alıyor” diyerek uygulamaların ayrımcı olduğunu vurguladı.
İrlanda’dan Shane O’Brien, Berlin’deki gelecek hayallerinin İsrail’e verilen “açık çek” nedeniyle yerle bir olduğunu dile getirirken, Almanya’nın demokratik değerlerden uzaklaştığını ima etti.
Yine İrlanda vatandaşı olan Roberta Murray ise “Hayatımı burada kurmuştum. Şimdi tüm bağlarım koparılıyor. Bu sadece bir sınır dışı değil, siyasi bir tasfiye” diyerek yaşadığı süreci özetledi.