Ankara-Kahire hattındaki normalleşme Tahran’ı neden rahatsız ediyor? İran perspektifinden Türkiye-Mısır normalleşmesi

- Güncelleme:
Ankara-Kahire hattındaki normalleşme Tahran’ı neden rahatsız ediyor? İran perspektifinden Türkiye-Mısır normalleşmesi
Dünya Haberleri

Ortadoğu’nun iki önemli gücü Türkiye ve Mısır arasındaki normalleşme süreci devam ederken İran gelişmeleri yakından takip ediyor.

Gazze Şeridi’nde İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en kanlı soykırım devam ederken, Ortadoğu ülkeleri arasındaki normalleşme süreçleri de devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Şubat’ta gerçekleştirdiği Mısır ziyaretiyle başlayan Ankara-Kahire hattındaki normalleşme süreci de bu gelişmelerin en somut çıktılarından biri. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin ardından 4 Eylül’de Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi’nin Ankara’yı ziyaret etmesi ise normalleşme sürecine ivme kazandırdı. Türkiye-Mısır normalleşmesini yakından takip eden ülkelerden biri de hiç kuşkusuz İran.

17 farklı mutabakat zaptının imzalandığı Sisi-Erdoğan görüşmesinde iki ülke arasındaki ticaret hacminin 15 milyar dolara ulaştırılması hedefi benimsendi. Kuşkusuz ticari münasebetlerin geliştirilmesi, Ankara ve Kahire’yi ilgilendirirken, Tahran’ın yakından takip ettiği konulardan biri değil. Ancak İranlı karar alıcıların Ankara-Mısır hattındaki gelişmelerden rahatsızlık duyduğu üç konu var. Bu da ilerleyen dönemde Türkiye-İran ve İran-Mısır ilişkilerinde olumsuz gelişmelerin yaşanmasına sebebiyet verebilir.


İRAN'IN FİLİSTİN RAHATSIZLIĞI

İran’ın Türkiye-Mısır normalleşmesi bağlamında rahatsızlık duyduğu ilk konu Filistin meselesinde elinin zayıflama ihtimali. İsmail Haniye’nin ölümünün ardından İran’a yakınlığıyla bilinen Yahya Sinvar’ın Hamas lideri olması, Tahran’da memnuniyet oluşturuyor. Zira İran’ın temel stratejisi, vekil aktörler aracılığıyla İsrail ile savaş yürütülmesi üzerine kurulu. Ancak bu savaşın asaleten savaşa dönüşmemesi Tahran açısından elzem.

Bu noktada İran’ın Yemen merkezli Husi Ensarullah Hareketi’ni ve Lübnan merkezli Hizbullah’ı kullandığı, Gazze direnişini ise devşirmeye çalıştığı söylenebilir. Mısır ise İran’ın aksine Gazze’deki katliamlar nedeniyle sosyolojik ve ekonomik olarak kaldıramayacağı bir göç yüküyle karşılaşma riskiyle karşı karşıya. Bu yüzden de Gazze’de savaşın/direnişin devam etmesini isteyen İran’ın aksine ateşkesin sağlanmasını savunuyor. Bu çerçevede Kahire, Doha ile yakın çalışarak müzakere sürecini ve dolayısıyla diplomasiyi savunuyor.

Filistin meselesine uluslararası düzeyde sahip çıkan devletlerin başında ise Türkiye geliyor. Ankara, en kısa sürede Gazze’de ateşkesin sağlanması ve soykırımın sona ermesi için dünyayı harekete geçirmeye çalışan etkin bir diplomasi yürütmekte. Ankara, bu amaç doğrultusunda İsrail’e baskı uygulanmasını savunuyor. Dolayısıyla Türkiye ile Mısır, Filistin konusunda benzer görüşlere sahip.

Elbette durum, İran’ın Filistin meselesini tekeline alma ve böylelikle “İslam dünyasının hamisi” olma iddiasıyla çelişmekte. Üstelik katliamlara rağmen savaşın devam etmesini isteyen İran’a karşı, diplomasinin sonuç vermesini arzulayan Türkiye ve Mısır yakınlaşıyor. Bu durumun İran’da tedirginlik oluşturduğunu söylemek mümkün. Lakin Tahran’daki yetkililerin bu tedirginliklerini yüksek sesle dile getirmeleri mümkün değil.


TÜRKİYE-SURİYE NORMALLEŞMESİNDE İRAN-RUSYA İKİLİSİNE RAĞMEN MISIR MI ARABULUCU OLACAK?

Ankara-Kahire hattındaki normalleşme süreciyle birlikte gündeme gelen ve İran’ı rahatsız eden konulardan ikincisi de Arap Ligi’ne dönen Suriye’nin Türkiye ile olan normalleşme sürecinde Mısır’ın arabulucu olabileceği iddiası. Açıkçası 4 Eylül’de Sisi, Ankara’dan bu yönde mesajlar da verdi. Dolayısıyla Mısır’ın arabuluculuk rolü için istekli olduğu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye rejimi lideri Beşar Esad ile Kahire’de görüşebileceği ifade ediliyor.

İran ise Suriye İç Savaşı’nda Türkiye ile karşı karşıya gelmiş aktörlerden biri. Suriye rejimi, Rus ordusunun desteği ve İran destekli Şii milislerin faaliyetleri sayesinde ayakta kaldı. Buna karşılık Suriye’nin demokratikleşmesini savunan Türkiye, ılımlı muhalif grupları temizledi. Buna rağmen Ankara-Tahran-Moskova hattında yürütülen Astana Süreci’nin Suriye’nin istikrara kavuşturulmasında önemli bir rol oynadığı aşikar. Fakat İran ve Rusya’dan destek alan Esad rejiminin Astana Süreci’nde belirlenen çatışmasızlık alanlarına müdahale etmesi süreci akamete uğrattı.

Astana Süreci’nde yaşanan kopmaya rağmen İran ve Rusya, Ankara-Şam hattının Moskova’nın kontrolündeki bir arabuluculuk sürecine tanıklık etmesinden yana. Anlaşılacağı üzere Türkiye-Mısır normalleşmesi, İran’ın Suriye krizi özelindeki diplomatik ağırlığını ortadan kaldırabilir.

Dahası Esad rejimi, iç savaş koşullarında İran ve Rusya ile özel bir ilişki geliştirmiş olsa da orta ve uzun vadede bu ilişki biçimi, Suriye’nin İran ve Rusya’ya tek taraflı bağımlılığı anlamına geliyor. Yani Batı ile iyi ilişkileri olan Türkiye ve Mısır ile normalleşmek ve Arap Dünyası’na geri dönmek, Esad rejiminin Rusya ve İran’ı dengelemek için tercih edebileceği bir yol olabilir. Bu da İran’ın Suriye’deki nüfuzunun tehdit altında olması demek.


İRAN'IN YALNIZLAŞMA KORKUSU

Üçüncü mesele ise İran’ın yalnızlaşma kaygısı. Ankara ile Kahire arasındaki bağlantının kopmasının İran’a Ortadoğu’da hareket alanı sağladığı aşikar. Bu hareket alanı sayesinde Tahran, Şii yayılmacılığı olarak ifade edilen mezhepçi politikasını çok daha rahat bir biçimde hayata geçirebilmekte.

Dahası Tahran, “ezilenlerin savunuculuğu” ve “Büyük/Küçük Şeytan ile mücadele” gibi retorikten ibaret içi boş söylemler kullanarak “İslam Dünyası’nın liderliği” iddiasında bulunabilmekte. Ancak İslam Medeniyeti’nin ana ülkelerinden olan Türkiye ve Mısır’ın yakınlaşması, İran’ın bu iddiasının zayıflamasına yol açabilir.

Özellikle de Türkiye’nin özelde Mısır ve genelde ise Arap Dünyası ile ilişkilerini geliştirmesi, İran’ın Ortadoğu’da yalnızlaşması neticesini doğurabilir. Bu yüzden de Tahran, yüksek sesle dile getirmese de Ankara-Kahire hattında yürütülen normalleşme sürecinden rahatsızlık duyuyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
ssda16 Eylül 2024 17:50

tahran israilin gizli dostu

Sonraki Haber Yükleniyor...