Bir ülke daha Netanyahu'yu soykırımcı ilan etti!

Şili Devlet Başkanı Gabriel Boric, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu "soykırımcı" olarak nitelendirerek, "İsrail'in eylemleri insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur" dedi.
FİLİSTİNLİLER İÇİN ETKİNLİĞE KATILDI
Başkent Santiago'da Filistinlilere yönelik bir Noel etkinliğinde konuşan Boric, İsrail'in eylemlerini "barbarlık" olarak nitelendirdi. Boric, Gazze'de yaşanan yıkımın yanı sıra işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik saldırıların kendisini derinden sarstığını belirterek, "Susmayacağız.Sadece Gazze değil, Batı Şeria'daki zulüm de büyük acı veriyor" ifadelerini kullandı.
Boric, konuşmasında barış çabalarının yeniden canlandırılması gerektiğini vurgulayarak, "İnsanlığın savunulmasında yarım tedbirlere yer yoktur," dedi. Şili lideri, adalet ve barışın ancak kararlı bir mücadeleyle sağlanabileceğine işaret etti.
"ŞİLİ YAKLAŞIK 500 BİN FİLİSTİN KÖKENLİ İNSANA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR"
İsrail-Filistin çatışmaları dünya genelinde dikkat çekerken, Latin Amerika ülkesi Şili, Arap dünyası dışındaki en büyük Filistin diasporasına ev sahipliği yapmasıyla öne çıkıyor. Yaklaşık 500 bin kişilik Filistin kökenli nüfusa sahip olan ülke, bu güçlü bağın köklerini 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan bir göç hikayesine borçlu.
GÖÇÜN TARİHİ
19. yüzyılın sonlarında, Ürdün Nehri ile Doğu Akdeniz arasında kalan ve Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlar için kutsal kabul edilen bölge Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolü altındaydı. Ancak, imparatorluğun gerilemesi ve Arap milliyetçi hareketlerinin üzerindeki baskılar Filistin, Lübnan ve Suriye’den göçlere neden oldu.
Birçok Filistinli, fırsatlar ülkesi olarak gördükleri Amerika kıtasına yöneldi. Genç Filistinliler, Avrupa üzerinden deniz yoluyla Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e ulaştı. Ancak bazıları, And Dağları’nı geçerek daha az bilinen bir destinasyon olan Şili’ye doğru yol aldı.
Akademisyen Ricardo Marzuca’ya göre, bu göç dalgası sırasında Şili’ye gelenlerin çoğu Beytüllahim, Beyt Jala ve Beyt Sahour gibi şehirlerden geldi. Göç dalgaları, Osmanlı’nın dağılması ve 1948’de İsrail’in kurulmasıyla birlikte hız kazandı. İsrail’in kuruluşu, 750 bin Filistinlinin başka ülkelere kaçmasına veya zorla sınır dışı edilmesine neden olan Nakba (“felaket”) sürecini başlattı.
Şili, Güney Amerika’daki diğer genç ülkeler gibi, ekonomisini güçlendirmek için göçmenlere ihtiyaç duyuyordu. Şilili elitler, 19. yüzyıldan itibaren göçmen çekmek için toprak ve farklı haklar sunarken, Filistinliler de bu fırsatlara yöneldi. Şili’nin Filistin topraklarına benzer iklimi, Osmanlı yönetiminden sonra burada hissedilen özgürlük ortamı ve ekonomik fırsatlar göçü cazip hale getirdi.
ŞİLİ SOYKIRIMIN KARŞISINDA DURUYOR
Bugün Şili, Filistin meselesinde güçlü bir dayanışma sergileyen ülkeler arasında yer alıyor. Gazze’deki çatışmalar sırasında başkent Santiago’da düzenlenen protestolar ve ülkenin en yüksek binasına “Filistin dayanışması” mesajının yansıtılması, bu güçlü bağların göstergesi. Şili’deki Filistin kökenli nüfus, Gazze’deki akrabalarıyla temaslarını sürdürmeye çalışırken, İsrail’in saldırıları karşısında seslerini yükseltmeye devam ediyor.