Fransa’da İslamofobi devlet dili haline geldi: İçişleri Bakanı başörtüsüne açık saldırıda bulundu!

Kaynak: Dış Haberler
- Güncelleme:
Dünya Haberleri  / Dış Haberler

Laikliğin beşiği olarak anılan Fransa’da, dini özgürlüklere yönelik baskı artık devletin en üst düzey yetkililerinin diline yerleşmiş durumda. İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun, spor müsabakalarında başörtüsünü yasaklayan yeni yasa teklifini savunurken sarf ettiği “Yaşasın spor, elbette kahrolsun başörtüsü!” sözleri, ülkede İslamofobinin kurumsal boyut kazandığını gözler önüne serdi.

Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, katıldığı bir televizyon programında başörtüsüne yönelik açık bir saldırıda bulundu. 

Spor müsabakalarında başörtüsünü yasaklayan yeni bir yasa tasarısını savunurken sarf ettiği şu sözler tepkilere neden oldu: 

“Yaşasın spor, tabii ki kahrolsun başörtüsü.”

Söz konusu sözler, ülkede laikliğin anlamının tamamen çarpıtıldığını ve yerini kurumsal İslamofobiye bıraktığını gözler önüne serdi.

Fransa’da İslamofobi Devlet dili haline geldi: İçişleri Bakanı başörtüsüne açık saldırıda bulundu! - 1. Resim

FRANSA'DA NİTELİKLİ MÜSLÜMAN KADINLAR GÖÇE ZORLANIYOR

Fransa’da başörtülü Müslüman kadınlar, yüksek eğitim ve mesleki yeterliliklerine rağmen çalışma hayatında ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor.  Gazeteci Nisa Efendioğlu’nun gerçekleştirdiği ve 20 kadınla yapılan derinlemesine mülakatlara dayanan bir rapor, bu sistematik dışlanmayı çarpıcı biçimde ortaya koydu.

Kadınlar, kamuda tamamen engellenmiş, özel sektörde ise marjinalleştirilmiş durumda. Çoğu, profesyonel hayatta varlık gösterebilmek için Fransa dışına çıkmayı bir zorunluluk olarak görüyor.

BAŞÖRTÜSÜ KAMUDA YASAK!

Raporda, başörtüsü yasağının kamusal alanlarda kadınları görünmez kıldığını, özel sektörde ise gizli engellemelerin yaygınlaştığını vurgulayan veriler yer alıyor. Bu durum, laiklik adı altında uygulanan politikaların dini özgürlükleri baltaladığını gösteriyor.

Kadınların iş gücünden çekilmesi ya da başörtülerini çıkarmaya zorlanması, ülkedeki İslamofobik atmosferin nasıl baskılayıcı bir hale geldiğini gözler önüne serdi.

Rapora göre birçok kadın, bu sosyal baskıdan kaçınmak için yurt dışında daha eşitlikçi bir ortam arayışına giriyor.

'KAPSAYICILIK' SÖYLEMİ VAR, POLİTİKASI YOK"

Fransa’daki Müslüman topluluklar – yaklaşık 7 milyon kişiyle nüfusun %10’unu oluşturuyor – halen kapsayıcı sosyal politikalardan yoksun. 2004’te okullarda dini sembollerin yasaklanmasıyla başlayan süreç, 2010’da kamuya açık alanlarda peçeye kadar uzanan bir yasak dalgasına dönüştü.

Kaynak: Dış Haberler

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...