Oy hakkı tartışması patladı! AB, Macaristan’ı tecrit mi edecek?

Avrupa Birliği’nde sular kaynıyor, hedefte yine Viktor Orbán var! Ukrayna’ya destek planlarını sabote eden Macaristan’a karşı Brüksel’de sabır taşı çatladı. Üye ülkeler, Macaristan’ın AB içindeki oy hakkını askıya alma seçeneğini açıkça masaya koydu.
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Ukrayna’ya desteği engelleme girişimleri ve içeride artan baskılarla Avrupa Birliği’yle (AB) ipleri kopma noktasına getirdi. Brüksel kulislerinde, ülkenin oy hakkının askıya alınması ciddi şekilde gündemde.
Avrupa Parlamentosu tarafından hazırlanan değerlendirme raporlarında, Macaristan’da yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, bağımsız medya alanlarında ciddi gerilemeler olduğu vurgulandı.
PROPAGANDA PANOLARINDA LİDERLER HEDEF GÖSTERİLİYOR
Ülke genelinde asılan hükümet destekli afişlerde “Bizim adımıza karar vermelerine izin vermeyelim” sloganı öne çıkarken, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Halk Partisi lideri Manfred Weber doğrudan hedef alınıyor.
Orbán, Ukrayna'nın AB üyeliğinin "Macaristan’ın tüm parasını Ukrayna’ya harcamak zorunda kalacağımız" anlamına geleceğini savunarak milliyetçi tabanını konsolide etmeye çalışıyor.
7. MADDE KRİZİ: MACARİSTAN OY HAKKINI KAYBEDEBİLİR
Orbán’ın Ukrayna karşıtı çıkışları ve ardı ardına gelen vetoları, AB içinde Antlaşma’nın 7. Maddesi uyarınca Macaristan’ın oy hakkının askıya alınması ihtimalini doğurdu. Kararın alınabilmesi için tüm üye ülkelerin oybirliği gerekiyor. Daha önce bu süreci Polonya durdurmuştu. Şimdi gözler Slovakya Başbakanı Robert Fico’ya çevrildi.
ORBAN SEÇİMLERİ MANİPÜLE EDEBİLİR Mİ?
Fidesz’in eski üyesi olan Péter Magyar, giderek güçlenen bir muhalif figür olarak öne çıkıyor. Uzmanlara göre Orbán, 2026’daki genel seçimlerde iktidarı koruyabilmek için seçim manipülasyonlarına başvurabilir.
AB FONLARI ASKIDA
Macaristan, hukukun üstünlüğü ilkesine uymadığı gerekçesiyle 1 milyar Avro AB fonundan mahrum kaldı. Ayrıca 19 milyar Avro hala dondurulmuş durumda. Avrupa’da bazı çevreler bu fonların doğrudan sivil toplum kuruluşlarına ve yerel yönetimlere yönlendirilmesini savunuyor.