Türkiye’den güçlü mesaj: İncirlik Üssü’nün ismi neden değiştirildi?
ABD'nin Türkiye karşıtı politikalarından rahatsız olan Ankara, İncirlik Hava Üssü'nün ismini değiştirerek Washington'a "Siz burada kiracısınız" mesajını verdi.
DR. DOĞACAN BAŞARAN'IN ANALİZİ—Türkiye’de Amerikan karşıtlığının arttığı dönemlerde “İncirlik’e el konsun, Amerika defolsun” sloganıyla özdeşleşen İncirlik’teki 10’uncu Tanker Üs Komutanlığı’nın ismi, 18 Nisan’da yapılan açıklamayla değiştirildi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında “İncirlik’te bulunan 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı’nın ismi Hava Kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda 10'uncu Ana Jet Üs Komutanlığı olarak değiştirilmiştir.” diyerek bu kararı kamuoyuyla.
Kararın açıklanmasıyla birlikte isim değişikliğinin teknik nedenlerden mi kaynaklandığı yoksa siyasi boyutunun mu bulunduğu sorusu gündeme geldi. Muhtemelen her iki durum da geçerli. Teknik olarak İncirlik, bir tanker üssü olarak değil, jet üssü olarak kullanılıyor. Dolayısıyla fiili durumu yasal boyuta uyarlamak zaruri. Ancak mesele bundan ibaret değil.
ABD’YE “KİRACISINIZ” MESAJI
İncirlik Hava Üssü, 1951'de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Amerikan Hava Kuvvetleri'nin hizmetinde ortak kullanıma açılmış bir üs. Önce Bağdat Paktı ve daha sonra da CENTO döneminde ABD’nin Sovyetler Birliği’ni çevreleme stratejisine hizmet eden bu üs, “Çekiç Güç” uygulamasında da etkin bir şekilde kullanıldı.
Son yıllarda ise ABD, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’e yakınlığıyla ön plana çıkan bu üsteki varlığına rağmen bu bölgelerdeki politikasında Türkiye karşıtı bir strateji uyguluyor. Bu stratejinin müttefiklik hukukuna uygun olmadığı aşikar. Elbette Türkiye topraklarındaki bir üssün Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturacak amaçlar doğrultusunda kullanılması kabul edilemez. Dolayısıyla Ankara, isim değişikliği kararıyla ABD’ye “Üssün asıl sahibi benim ve sen kiracısın.” mesajını verme yoluna gitmiş gözüküyor. Washington’un bu mesajı almaması halinde üsse el konulması seçeneği de gündeme gelebilir.
ABD’NİN TERÖRLE İLTİSAKI
Washington yönetimi, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan PYD/YPG’yi vekil aktör olarak kullanmakta. Kuşkusuz bu durum, Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve dolayısıyla toprak bütünlüğünü tehdit ediyor.
Amerikalı komutanların PKK’lı teröristlere eğitim verdiği ve Beyaz Saray’ın yıllık bütçesinden “terör örgütü DEAŞ ile mücadele” adı altında terör örgütü PKK’ya kaynak ayırdığı bilinen bir gerçek. İncirlik Üssü’nün teröristlerin korunması için istihbarat desteği sağlanan bir merkez olarak kullanıldığı iddiası da cabası. Böylesi bir ortamda Türkiye’nin ABD’ye İncirlik’te kiracı olduğunu hatırlatarak “Terörle arana mesafe koy.” dediğini ifade etmek mümkün.
DOĞU AKDENİZ’DEKİ TÜRKİYE KARŞITI CEPHE
Yunanistan’ın Lozan Antlaşması’nda silahsızlandırılmak kaydıyla Yunanistan’a bırakılan Ege adalarını silahlandırdığı biliniyor. Bu Ankara-Atina hattındaki normalleşme sürecinin önündeki en ciddi engellerin başında geliyor. Ancak mesele çok daha çetrefilli. Zira Suriye’de terör örgütü PKK’yı destekleyen Washington yönetimi, Doğu Akdeniz’de de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) silahlandırıyor.
Beyaz Saray’ın Türkiye ile F-16’ların modernizasyonu konusunda anlaştığı gün, Yunanistan’a F-35 satması, Dedeağaç’a askeri yığınak yapması ve GKRY’ye uygulanan silah ambargosunu kaldırarak son yıllarda GKRY’yi de silahlandırma yoluna gitmesi tesadüf olmasa gerek. Meselenin adını koymak gerekirse ABD, Türkiye’yi güneyden kuşatıyor. Zira büyük resim sadece Doğu Akdeniz’den ibaret değil. Terör örgütü PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde ABD tarafından silahlandırılması da bu planın bir parçası.
Üstelik Doğu Akdeniz, zengin doğalgaz kaynakları nedeniyle bölgesel ve küresel güç mücadelesinin temel oyun sahalarından biri haline gelmiş durumda. Böylesi bir ortamda ABD ve müttefiklerinin Yunanistan ve GKRY’yi destekleyerek bölgede Türkiye karşıtı cephe inşa edilmesini desteklediği açıkça ortada.
İncirlik ise tüm bu denklemde stratejik önemiyle dikkat çeken kritik bir askeri üs. Zira Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri izleme ve gerekirse bölgeye müdahale etme konusunda önemli bir konumda. Dolayısıyla Türkiye, NATO müttefiki olan ABD’ye İncirlik’te kiracı olduğunu hatırlatma ihtiyacı hissetmiş gözüküyor.
İSRAİL'İN SAVUNULMASINDA İNCİRLİK ÜSSÜ KULLANILDI İDDİASI
Türkiye, İsrail’in Gazze’deki soykırımına karşı en net tutumu ortaya koyan devletlerin başında geliyor. 7 Ekim’den bu yana Ankara, İsrail’in saldırılarının durdurulması için çaba harcadı. Bu tutumunu da sürdürüyor. Ancak İran’ın 1 Nisan’da Suriye’nin Şam’da vurulan konsolosluğuna düzenlenen saldırıya misilleme olarak 14 Nisan’da gerçekleştirdiği saldırıların önlenmesinde ABD’nin İncirlik Üssü’nü kullanarak İsrail ile istihbarat paylaştığı iddia ediliyor. Kısacası “ABD, Türkiye’deki üssü aracılığıyla İsrail’i korudu.” gibi bir iddia mevcut.
Türkiye’nin bu iddiaları yalanladığını ve iddiaların gerçeği yansıtmadığını vurgulamak gerekiyor. Fakat böyle bir iddianın gündeme gelmesi bile rahatsız edici. Zira Ankara’nın Gazze’de 33 bin Müslümanın katledilmesinin faili olan İsrail’in korunması için Türkiye’nin kullanılmasına izin vermesi mümkün değil. Bu ortamda Türkiye, ilerleyen dönemlerde ABD’nin İsrail’i korumak için Türkiye topraklarını kullanma ihtimaline karşı ön alıcı bir adım atarak Washington yönetimine ABD’nin İncirlik’te kiracı olduğunu hatırlatmayı tercih ettiği söylenebilir.
EUROFIGHTER UÇAKLARI İÇİN YER AÇILIYOR
Ankara’nın Washington ile ilişkilerindeki gerilimi tırmandıran olaylardan birinin de Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programından çıkarılması olduğu bilinmekte. İncirlik Üssü’nün adının değiştirildiği açıklanırken de EUROFİGHTER’lar için yer açıldığı duyuruldu.
EUROFİGHTER’lar, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması sonrasında gündeme gelen İngiliz-Alman yapımı bir savaş uçağı olarak dikkat çekmekte. Dolayısıyla İncirlik’te EUROFİGHTER’lara yer açılması bile ABD’ye verilen güçlü bir mesaj.
Sonuç olarak Türkiye, İncirlik’teki 10’uncu Tanker Üs Komutanlığı’nın ismini 10'uncu Ana Jet Üs Komutanlığı olarak değiştirdi. Ancak bu değişim, teknik nedenlere dayandırılsa da güçlü bir mesajı barındırıyor. Türkiye, bu kararla ABD’ye “Sana muhtaç değilim ve sen müttefiklik hukukuna uygun hareket ettiğin sürece Adana’daki askeri varlığını sürdürebilirsin.” dedi. Haliyle bu ciddi bir jeopolitik tercih.
necis katiller ,bu temiz topraklardan gitsin