Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile bayram özel... Herkesin merak ettiği soruyu sorduk: Liseler 3 yıla düşecek mi?

Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bayram sohbetimizde samimi açıklamalar yaptı. Gündeme getirdiğimiz zorunlu eğitim tartışmalarına cevap veren Bakan Tekin, "Lisenin yeniden tasarlanması veya ele alınması, çok fazla parametre içeren bir konu. Biz de sektörle yaptığımız toplantıda ‘O zaman buyurun tartışalım. Bundan mı kaynaklanıyor, başka bir şeyden mi kaynaklanıyor, beraber bulalım’ diye konuşmuştuk. Bu tartışılıyor kamuoyunda" ifadelerini kullandı.
ESMA ALTIN'IN HABERİ -Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bayram sohbetimizde samimi açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin “Çocukluğumda şeker ve harçlık toplamak için bayağı erkenden mesaiye başlardık. Bence bugün bizler de bu aktarma sürecinin devam etmesi için çocuklarımızın kendilerine özgü bayram heyecanları oluşturabilmelerine zemin oluşturmalıyız” ifadelerini kullandı. Bakanlık sonrası keyif aldığı birçok etkinlikten uzak kaldığını da ifade eden Tekin “Türkülerle ilgili kitaba başlamıştım, bir de Anadolu peynirleri ile ilgili bir kitap... İkisini de bitirememek beni üzüyor” dedi. İşte Yusuf Tekin’in sorularımıza verdiği cevaplar:
BAYRAMLAR BÜYÜK FIRSAT
Çocukluğunuzda bayramlar nasıl geçerdi? Günümüz çocukları bayramı yaşayabiliyorlar mı?
‘Nerede o eski bayramlar?..’ cümlesini sıkça duyuyoruz. Aslında burada kastettiğimiz şey, çocukluğumuza, gençliğimize daha doğrusu bireysel geçmişimize duyduğumuz özlem. Hiç unutamadığım şeyler, günler öncesinden evde ve mahallede başlayan hazırlıklar.
En çok özlediğim ise sabahın erken saatlerinden başlayan bayramlaşma ziyaretleri, inanılmaz bir heyecandı. Şeker ve harçlık toplamak için bayağı erken saatlerden itibaren mesaiye başlardık. Bunların tamamı bize ait binlerce yıla sâri kültürümüzün aktarma yolları. Bence bugün bizler de bu aktarma sürecinin devam etmesi için çocuklarımızın kendilerine özgü bayram heyecanları oluşturabilmelerine zemin oluşturmalıyız.
Eğitim camiası olarak bizler, çocuklarımızın bayramları sosyal bağları güçlendirecek, birlik ve beraberliği pekiştirecek şekilde, neşeyle kutlamalarını sağlamak için çaba sarf ediyoruz. Hep birlikte, bayramların manevi değerlerini yeniden canlandırarak çocuklarımıza unutulmaz anılar daha da önemlisi bir kimlik bilinci bırakabiliriz. Bunun için bayramlarımız büyük bir fırsattır.
ÖNCE ÖĞRETMENLİK İSTEDİM...
Nasıl bir ailede büyüdünüz. Hayal ettiğiniz bir meslek var mıydı?
Her çocuğun şahit olup etkilendiği olaylar vardır. Bu çocukluk ve ilk gençlik tecrübeleri üzerinden kendine bir kariyer planlaması yapar. Ailemiz dışında ilk yakın temas kurduğumuz kişi olması hasebiyle sınıf öğretmenim benim için çok değerliydi. Çok saygı duyduğum ve sevdiğim bir öğretmendi. Bu sevgi birçok çocuk için olduğu gibi bende de öğretmenlik aşkı oluşturmuştu. O dönemde hastanelerin durumundan dolayı eczacı olmak istedim. Üniversite yıllarımız idealist gençler olarak hayal ettiğimiz bir Türkiye ve dünyanın oluşması için mücadele ile geçti. Fikirlerimizin olgunlaşmasına vesile olan büyük bir devlet adamı ile Necmettin Erbakan Hoca ile tanıştık. Hayallerimizi hayata geçirmemizin yolunun akademik çalışmalar olduğu konusunda bizi yönlendirince meslek tercihimiz de ortaya çıkmış oldu.
UYKULARIM KAÇIYOR
Bakan olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Bakanlık görevine başladıktan sonra gerçekten her zamankinden daha yoğun bir tempo içerisine girdim. Yapmaktan keyif aldığım birçok etkinliği yapamamaya başladım. Mesela eskisi kadar okumak ve yazmak. Bakan olmadan önce başladığım iki kitabımı tamamlayamamak beni biraz üzüyor. Türkülerle ilgili bir kitaba başlamıştım, bir de Anadolu peynirleri ile ilgili bir kitap. Artık yazmaya vakit bulamadığım gibi bilgisayarımda o dosyalarımın nerede olduğunu bile bulabilir miyim emin değilim. Başka birçok etkinliği ve davranışı artık yapma imkânım kalmadı.
ONLARI ÇOK YORUYORUM
Sorumlulukları çok fazla olan bir görevim var. Samimiyetle söylüyorum, uykularımı kaçırıyor. Bu yüzden çalışma arkadaşlarımız kusura bakmasınlar onları da biraz fazla yoruyoruz. Ancak bu görevde, Türkiye’nin her köşesindeki çocuklarımıza daha iyi eğitim fırsatları sunabilmek, bize verilen bayrağı hakkıyla yerine ulaştırmak adına sarf ettiğimiz çabanın, emeklerin; her türlü yoğunluğa değer olduğunu düşünüyorum.
Ailemle vakit geçirmek de benim için son derece kıymetli. Elbette ki bu yoğun programda bazen planlarım değişebiliyor, ancak bayramı bayram yapan her güzelliği ailemle birlikte yaşamaya gayret ediyorum.
AİLENİN KORUNMASI TOPLUMSAL SORUMLULUK
Sosyal medyanın aileye yönelik riskleri için ne düşünüyorsunuz...
Dijital mecralar, sosyal medya ve diğer çevrim içi platformlar, aile değerleri ve bireysel güvenlik açısından önemli tehlikeler oluşturabiliyor. Aileyi korumanın sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Bakanlık olarak aileyi koruyabilmek adına eğitim politikalarını dijital güvenlik ve değerler eğitimi ile güçlendiriyoruz. Okullarda, çocuklarımıza dijital okuryazarlık ve güvenli internet kullanımı konusunda eğitimler veriyoruz. Aile içindeki iletişimi güçlendirecek, aile değerlerini pekiştirecek programlar düzenliyoruz. Elbette okullar kadar ailelere de büyük sorumluluklar düşüyor. Bir baba olarak da teknolojiyi kontrol altına almanın ve aile içindeki denetimi sağlamanın ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ailemle birlikte dijital dünyada nasıl sağlıklı bir denge kuracağımızı konuşuyor ve bu dengeyi kurmaya özen gösteriyorum. Aile içindeki sağlam bağları güçlendirerek, çocuklarımızın doğru değerlerle yetişmelerine katkı sağlamak en öncelikli hedefimiz olmalı.
TIKANAN BÜTÜN KANALLARI AÇIYORUZ
Öğretmenlerle ve öğrencilerle sık sık bir araya geliyorsunuz...
Çok fazla okul ziyareti yapıyorum, bir kısmı planlı oluyor. Zaman zaman da önünden geçtiğimiz bir okulu çat kapı ziyaret ediyoruz. Nitekim ramazanda iftarlarımızın önemli bir kısmını öğrencilerimizle ve öğretmenlerimizle yaptık. Onlardan çok kıymetli bilgiler alıyorum. Daha önemlisi bu görüşmelerde sahayı birinci elden değerlendirme imkânım oluyor. Haftada en az bir il ziyaretim oluyor. Buralarda da onların her türlü sorunlarıyla ilgilenebiliyorum. Bir de farklı illerde “Öğretmenler Odası Buluşmaları” programını yapıyoruz. İstişarede bulunuyoruz. Tüm bunlardan elde ettiğimiz verilerle irili ufaklı birçok mevzuat düzenlemesi yaptık. Tıkanan bütün kanalları açmak, öğretmen ve öğrencilerimizin en iyi biçimde okullarda eğitim faaliyetini sürdürmesini sağlamak için en küçük bir meseleyi, en ufak ayrıntıyı dahi görmezden gelmiyoruz. Ben eğitimin böyle bir lüksü olmadığını düşünüyorum. Eğitime dair her ayrıntı bizim ilgi ve sorumluluk alanımız içindedir. Allah mahcup etmesin.
ELEŞTİRİLERİ ZENGİNLİK GÖRÜYORUZ
Attığınız adımların ardından gelen eleştiriler için ne değerlendiriyorsunuz?
Bu yıl okul öncesi, 1, 5, ve 9. sınıflarda kademeli olarak hayata geçirdiğimiz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’yle, eğitim sistemimizin hem ulusal hem de küresel anlamda güçlü ve bağımsız bir yapıya kavuşturacağız inşallah. Bu model, çocuklarımıza sadece dünya standartlarında bir eğitim değil; aynı zamanda kendi kültürlerinden, değerlerinden ve kimliklerinden beslenen bir eğitim de sunuyor. Bu, bizim geleceğe yönelik en büyük hedefimizdir.
Açık söylemek gerekirse bir akademisyen olarak eleştirinin bizi zenginleştireceğine inanıyorum. Ancak yapılan eleştiriler ideolojik ön yargılar ve siyasal kaygılardan uzak olması gerekir. Aldığımız her kararı uzun analizler ve istişareler sonrasında hayata geçiriyoruz.
28 ŞUBAT'IN TAHRİBATINI KALDIRIYORUZ
Mesleki eğitimde hedefe ulaşıldı mı?
Mesleki ve teknik eğitim, 28 Şubat’ın Türkiye’de oluşturduğu tahribatın en keskin sonuçlarını görüldüğü alanlardan bir tanesi. Biz 28 Şubat’ın yol açtığı tahribatı ortadan kaldıracak tedbirler alıyoruz.
“Herkesin Bir Mesleği Olmalı” yaklaşımıyla mesleki ve teknik eğitim kurumlarına yönlendirerek ne istihdamda ne eğitimde olan vatandaşlarımızın geleceğe daha umutla bakmaları için politikalar geliştiriyoruz.
LİSENİN ÜÇ YILA İNMESİ TARTIŞILIYOR
Gündeme getirdiğimiz zorunlu eğitim tartışmaları için Bakan Tekin “Lisenin yeniden tasarlanması veya ele alınması, çok fazla parametre içeren bir konu. Bir adım attığınızda bunun derslik, yatırım, öğretmen karşılığı gibi etkilediği alanlar var. ‘Eğitim süresinin 12 yıl olmasından dolayı ara eleman sorunu yaşanıyor’ diyorlar. Biz de sektörle yaptığımız toplantıda ‘O zaman buyurun tartışalım. Bundan mı kaynaklanıyor, başka bir şeyden mi kaynaklanıyor, beraber bulalım’ diye konuşmuştuk. Bu tartışılıyor kamuoyunda. Henüz kararlaştırılmış bir şey yok” dedi.
GELECEĞE UMUTLA BAKIN, İYİYİ HEDEFLEYİN
Millî Eğitim Bakan Tekin: Çok kıymetli öğrencilerim... Büyüklerinizi ziyaret ederken, hediyenizi, şekerinizi, harçlığınızı alırken, onlara olan saygınızı ve sevgilerinizi gösterin. Hürmetkâr olun. Unutmayın ki, onların sevgileri, duaları, tecrübeleri ve öğütleri, hayat yolculuğunuzda size ışık tutacaktır. Eğitim yolculuğunuzda ihtiyaçlarınız ölçüsünde teknolojiyi kullanmanızı, fazlasından kaçınmanızı tavsiye ediyorum. Ayrıca sosyal medyanın insanları aslında asosyalleştirdiğini de unutmayın. Geleceğe umutla bakın ve her zaman iyiyi, güzeli hedefleyin. Hayatınızda her zaman neşe ve huzur bulun, çünkü en değerli şey içinizdeki pozitif enerjiyle dünyayı güzelleştirmektir. Hepinize mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir bayram diliyorum. Hepinizin gözlerinden öpüyorum.
Bu anlamlı günün, ülkemize mutluluk, yüreklerimize huzur getirmesini temenni ediyorum. Tüm halkımızın Ramazan Bayramı’nı canıgönülden kutluyorum.
KIZIMLA KİTAP OKUYARAK UYUMAYI İHMAL ETMEM
“Çocuklarınızla iletişiminiz nasıl” sorusuna Bakan Tekin “Bakanlık sonrası pek iyi bir sınav verdiğim söylenemez. Kendimizi yoğun çalışma temposuna biraz fazla kaptırmış olabilirim. Hiç ihmal etmediğim şeylerden biri küçük kızımla kitap okuyarak uyumak” dedi.
GENÇLERE KİTAP ÖNERİNİZ VAR MI?
“Aslında kitap tavsiye etmeyi pek sevmem. Herkesin kendisinin özgün bir okuma listesi yapmasını tercih ederim. Gençlere tavsiyem de bolca okumaları.”