Bilal Erdoğan'dan Fatih Altaylı'ya çok sert sözler: Ahlaksız, askerlerin postallarını yalıyordu
Kocaeli'de gençlerle bir araya gelen Bilal Erdoğan dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Bu Fatih Altaylı denilen ahlaksız adam askerlerin postallarını yalıyordu. Askerler 'Kalk' dediğinde kalkıyordu, 'Yat' dediğinde yatıyordu. Şu an başkası dese de yapar ama gazeteci diye gezip videoları seyrediliyor. Bunlar 90'ları anlatsın. 'Askerlerden ödümüz patlıyordu' desinler. 'Vesayetin kölesiydik, köpeğiydik' desinler. Hadi desinler" dedi.
Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, AK Parti Genel Merkez İnsan Hakları Başkanlığınca Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde düzenlenen "İnsan Hakları Eğitim Kampı"na katılarak, gençlerle sohbet etti.
"YURT SORUNU OLDUĞUNA DAİR BİR KAMUOYU OLUŞTURUYORLAR"
Teknoloji ve yapay zeka üzerine açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Eskiden bir sürü insan bilgisayar başında oturuyordu. 'Troller' diyorduk ama artık o kadar trol istihdam etmelerine gerek kalmadı. Çünkü yapay zeka otomatik olarak belli kelimeler ile profilleri otomatik olarak yapabiliyor. Türkiye içinde bu çalışmaları yapanlar her cenahda vardır ama kazanan her zaman mecranın sahibi olan oluyor. Steril olan bilgi alma ortamımızda dünyanın gerçekliklerinden kopup, Türkiye'nin realitelerini oluşturmaya çalışıyorlar.
Nedir bu? 'Türkiye'de yurt sorunu var' diyorlar. Türkiye'de yurt sorunu olduğuna dair bir kamuoyu oluşturuyorlar. Sanırsın ki dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu sorunlar çözülmüş, Türkiye'de böyle bir sorun varmış. Biraz daha araştırıp, rakamlara baksanız Türkiye'deki devlet tarafından sağlanan yurt imkanının dünyanın hiçbirinde olmadığını görürsünüz" dedi.
"BU ÜLKEYE DÜŞMAN BİR ALTERNATİF GERÇEKLİK"
Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kampta öğrendiğiniz birçok konu aslında birçok insanın bilmediği, çok iyi reklamı yapılmayan, engellilere tanınan haklar, hastanın yurt dışından uçakla getirilmesi, sağlık sektöründe, sosyal devlet anlayışının gereği olan annesi babası olmayan çocuklara sağlanan imkanlar vs. Bu çocuklar istismara uğramasın diye büyük bir gizlilik içinde yürütülüyor. Bir kahredici olay yaşanıyor, bir ay kamuoyu meşgul ediliyor. Bu mesele sadece iktidarı vurmak için, ülkede güven temelini sarsmak, insanların huzursuzluğuna, anksiyetisine hizmet etmek için yapılıyor. 'Bu ülkede çocuklar öldürülüyor, insanlara tecavüz ediliyor' gibi bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor. Bu ülkeye düşman bir alternatif gerçeklik."
FATİH ALTAYLI'YA: 'BİZ VESAYETİN KÖPEĞİYDİK' DESİNLER...
Fatih Altaylı'yı da eleştiren Erdoğan, "'AK Parti'den önce Türkiye daha huzurluydu, müreffehti, daha adildi, daha böyleydi, daha şöyleydi. 20 yıldır mahvolduk' deniliyor. Dünya tarihinin görmediği bir ihanettir bu. Böyle bir vicdansızlık olamaz. Arkadaşlar, bu Fatih Altaylı denilen ahlaksız adam askerlerin postallarını yalıyordu. Askerler 'Kalk' dediğinde kalkıyordu, 'Yat' dediğinde yatıyordu bu adam. Şuan başkası 'Yat' dediğinde yatar, 'Kalk' dediğinde kalkar ama gazeteci diye gezip, videoları seyrediliyor. Bunlar 90'ları anlatsın. 'Askerlerden ödümüz patlıyordu' desinler. 'Biz vesayetin kölesiydik, köpeğiydik' desinler. Hadi desinler. Türkiye hiç olmadığı kadar özgür arkadaşlar. Türkiye hiç olmadığı kadar güçlü, kendi kararlarını veren ülke. Dünya çapında iddia sahibi ülke" dedi.
"BU DA BENİM İÇİMDE YARA"
Erdoğan, sözlerini şöyle noktaladı: "Bu da benim içimde yaram. Bu adamların hala izlendiğini görmek, utanmadan, arlanmadan bizim başörtülü kızlarımıza 'hayat kadını' küfrünü yakıştırmasını yapan adam. Bu Türkiye'nin çok medeni geçinen liberalleri, Türkiye'deki Müslümanların hakları söz konusu olana kadar Tayyip Erdoğan'a destek verdiler. Ne zaman ki başörtüsü, imam hatip mevzusu oldu ayrıldılar. 'AK Parti diktatörlüğe girdi' oldu. İşinize gelince hak hukuk, işinize gelmeyince dindar, mazlum insanların hakkına gelince 'Biz orda yokuz.' İstisnalar var, onları ayrı tutuyorum. Liberallerin vicdanlı istisna olanları var ama Türkiye'deki liberaller, Müslümanları hak mücadelelerinde yalnız bırakmıştır. Türkiye'deki bütün kesimlerin hak mücadelelerini yine Tayyip Erdoğan tek başına vermiştir."
"ABD TİKTOK'U YASAKLAYINCA SANSÜRCÜ OLMUYOR AMA..."
"Çok sorumsuz bir medyamız var" diyen Bilal Erdoğan, Kore dizilerinden örnekler vererek, "Kore dizileri çalışkanlığı, aile değerlerini, büyüklere saygı duymayı özendirerek aktarıyor. Bizim dizilerimiz ne aktarıyor izleyiciye? Ahlaksızlık, entrika, büyüğe saygı yok, aldatma, kolay yoldan zengin olma. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu nasıl kabul ediyoruz? Bununla nasıl mücadele edilir? Devlet bir şeyler yapmaya çalışınca sansürcü oluyor. Amerika Tiktok'u yasakladığında sansürcü olmuyor ama Türkiye'de devlet dizilerle ilgili müdahale bulunduğunda, 'dinci, yobaz, sansürcü' oluyor. Bizim televizyonlarımızı, haber kanalını açın. Haber seyretmiyorum, TV seyretmiyorum çünkü faydası yok. Kim kimi kesti, kim kimi soydu, araba nereye tosladı gibi haberler. Var mı kimseye bir faydası?
"MEDYA GÜVENSİZLİK POMPALIYOR"
Bir çocuğun hasbelkader TV ekranında olup istismar haberini seyrettiğini düşünün. Bu normal bir şey mi? Bunlar asıl sorunlarımız. Bunlar milli güvenlik sorunu. Bir toplumun dibine kibrit suyu döken, bütün sağlıklı temellerini dinamitleyen bunlar. Şu anda Türkiye'de medyanın pompaladığı şey güvensizlik, muhalefetin pompaladığı şey güvensizlik. 'Bitmişiz batmışız, şöyle kötüyüz, böyle kötüyüz. Bizde her şey kötü, başka yerlerde iyi' doğru mu, değil" şeklinde konuştu.
"KARŞI OLMAMA RAĞMEN BEN DE EYT'YE HAK KAZANDIM"
Bilal Erdoğan, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesiyle ilgili de açıklama yaparak, "EYT'de böyle yaptılar. EYT'nin propagandasını yapanlar gençlere, 'EYT çıksın, bir sürü insan emekli olacak. Onların boşalttığı iş sahalarına gençler girecek' dedi. Oldu mu öyle bir şey? Kandırdılar mı gençleri? Kandırdılar. Gençler EYT'ye karşı bir kamuoyu oluşturmadı. Şu anda sosyal medyada atanamayanlarla ilgili şeyleri düşünün. 'Gençler EYT karşı' diye bir hashtag gördünüz mü? Gençler bunu ıskaladı, gençler burada aldatıldı. Ben de EYT'ye hak kazandım bu arada, karşı olmama rağmen. 42-45 yaşındakiler emekli oldu. Kim ödeyecek onların maaşını? Siz ödeyeceksiniz. Çalıştığınız süre boyunca erken emeklilerin maaşını ödeyeceksiniz.
Kandırıldık mı? Kandırıldık. EYT büyük bir felaketti. Bu kirli muhalefet anlayışıyla, siyasetin popülizme zorlanmasıyla bunlar mümkün hale geldi. EYT kötüyse, yanlışsa yanlış olduğunu söyleyebilen bir nesil olması lazım. O 43 yaşındaki emekli ölene kadar o maaşı alacak. Daha iyi bir şey düşünelim, yerine alternatif önerelim" ifadelerini kullandı.
"ERDOĞAN'IN OĞLU OLMAK NASIL BİR DUYGU?"
Bilal Erdoğan, konuşmasının ardından gençlerin sorularını cevapladı. "Dünya liderinin oğlu olmak nasıl bir duygu?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde cevapladı:
"Zorlukları var. Elbette ki yaşayarak görüyorsunuz. Mesela dünyanın bazı ülkelerinde güçlü liderlerin aileleri ciddi ekonomik nüfus sahibi olurlar, orada bu normal kabul edilebilir diyelim ki. Bizde de şöyle bir şey var. İnsanlar otomatik olarak inanıyor bir şey duyduğunda. 'Şu aşağıdaki orman Bilal Erdoğan'ınmış.' Böyle bir şey duysanız inanır mısınız? En büyük zorluğu bu arkadaşlar. Ben bununla yaşamaya nasıl alıştım peki? 'Kişi kişiyi kendi gibi bilirmiş' demiş büyükler. İnanan arkadaşlar, 'Ben olsaydım benim olurdu. Ben Tayyip Erdoğan'ın oğlu olsaydım orası benim olurdu' gibi düşünüyor olabilir. En büyük zorluğu bence bu. Öbür taraftan başka bir zorluğu da şu; size burada anlatıyorum, kendimce derdim var, yansıtmaya çalışıyorum ama içinizden 1-2 kişiye doğru motivasyon yapabilsem kendimi mutlu hissederim. Türkiye'de lafımın tesiri kısıtlı. 'Bilal Erdoğan bir şey dediğinde bunu söylemesinin bir siyasi tarafı vardır' diye düşünülüyor."
Güzel bir babanın güzel bir annenin güzel evlatları Ülkemiz hayrına!. Lüks içinde yaşamayı da tercih edebilir di! Rabbim bu güzel vatan Evlatları nı eksik etmesin.