Ayetleri kullandı, İslam'ı çıkarına göre yorumladı! FETÖ lideri Fetullah Gülen din istismarının arkasına sığındı

1960'lı yıllarda Fetullah Gülen tarafından kurulan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ordu, emniyet ve yargıya sızdı. Devlet içinde paralel bir yapılanmaya giderek küresel güç odaklarının maşası oldu. Hedefine ulaşmak için ayetleri istismar etti, İslam'ı tamamen çıkarına yorumladı. Sözde ilahiyatçıları devreye sokarak 'vicdan azabı'nı hafifletti.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen öldü. Pensilvanya'da yaşayan elebaşı Gülen'in ölüm haberini FETÖ'nün yayın organları ve Gülen'in yeğeni bizzat sosyal medya hesabından duyurdu. 1999 yılından bu yana Amerika'da yaşayan terör örgütü liderinin ölümü gündeme bomba gibi düştü.
ANA KİTLESİ ÖĞRENCİ VE İŞ ADAMLARI OLDU
1960'lı yıllarda Fetullah Gülen tarafından kurulan terör örgütü FETÖ'nün hedef kitlesi çoğunlukla öğrenciler ve iş adamları oldu. Açtıkları öğrenci evleri ile Gülen'in sözde vaazları ve kitapları gençler arasında yayıldı, örgütsel motivasyon sağlandı.
28 Şubat 1997 postmodern darbesinden sonra yeni bir dönem başladı ve FETÖ elebaşı Gülen ABD'ye kaçarak bir daha geri dönmedi.

HÜCRESEL YAPILANMAYA GİDİLDİ
Zamanla Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı, emniyet ve eğitim gibi stratejik önemi olan kamu kurumlarında birbirlerinden habersiz hücresel yapılanmaya gidildi. Kumpaslar bu hücre yapılar aracılığıyla kuruldu, Balyoz ve Ergenekon davalarıyla, TSK hedef alındı. Tutuklamalar, yargılamalar ve ihraçlarla kadrolar boşaltıldı, buralara FETÖ üyeleri yerleştirildi. General rütbesine kadar yükselen bu örgüt mensupları 15 Temmuz darbe girişiminde aktif görev aldı.
MİT KUMPASI İLE HÜKÜMETİ DOĞRUDAN HEDEF ALDI
FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti devletini açıktan hedef aldığı ilk girişim 7 Şubat 2012'de MİT kumpası ile oldu. Dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ameliyata girmesini bekleyen örgüt üyelerinin planı ameliyatın gecikmesiyle altüst oldu.
MİT kumpası önlendi ancak FETÖ, hükümeti hedef almaktan geri durmadı. Bu kez terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla 17-25 Aralık kumpası geldi. Örgütün bu yargısal darbe girişimi alınan tedbirlerle engellendi.
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ
Büyük yara alan terör örgütü, bu kez silaha başvurdu. 15 Temmuz darbe girişimi ile çoğu sivil 251 kişi şehit edildi. Kanlı kalkışma sonrası, örgütün kamuya sızan pek çok mensubu ihraç oldu, yargılanıp hak ettiği cezaya çarptırıldı. İnsan kaynağı sağlayan kurumları kapatıldı, finans kaynakları kesildi.
BU SÜREÇLERE DİNİ ALET ETTİ
FETÖ, din kisvesi altında yalan ve hileyle yayılan, İslâm’ı maddî-manevî her anlamda çıkarlarına alet eden bir sömürü sistemi olarak öne çıktı. Devletin bekasını hedef alan, milletin inanç ve değer dünyasını hiçe sayan, dış mihrakların emelleri uğruna kendi halkı üzerine ateş açmaktan çekinmeyen terör örgütü FETÖ, insanları 'din' üzerinden aldattı.
FETÖ, dış yüzüyle dinî bir hizmet faaliyeti gibi görünse de aslında gizli yüzü ile siyasî, ideolojik ve ekonomik hedefleri olan bir “menfaat şebekesi”, aynı zamanda 15 Temmuz’la birlikte asıl hedefi gün yüzüne çıkmış olan bir “terör örgütü”dür.
Karanlık emellerine ulaşmak için her türlü yolu mübah gören, insanların dinî duygu ve heyecanlarını istismar eden, dinin temel değerlerini ve kavramlarını tahrif eden örgüt, ayetleri istismar etti ve İslam'ı çıkarlarına göre yorumladı.
KENDİLERİNDEN OLMAYANLARI DIŞLADI
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan "Dini İstismar Hareketi FETÖ/PDY" raporunda "FETÖ/PDY İslam ümmetinin vahdetini parçalayan bir tefrika hareketidir" başlıklı bölüm yer aldı. Bu bölümde örgütün dinler arası diyalog çalışmalarında gayrimüslimlere oldukça hoşgörü ile baktığı, kendilerinden olmayan Müslümanlara karşı ise olabildiğince soğuk, dışlayıcı ve ötekileştirici bir tavır sergilediği belirtildi.
Örgütteki bu çarpık anlayış, yetiştirdikleri öğrencilerde ailelerine ve İslam ümmetine ait olma inancını ve bilincini yok etti.
Raporda şu değerlendirme yer aldı:
"Gülen, 9 Eylül 1977 tarihli bir vaazında 'Allah ve Resulullah'a inanan mümin, karşısına çıkan babası, karşısına çıkan kardeşi, amcası, dayısı, akrabası dahi olsa rahatlıkla onları aşmasını bilecektir' dedikten sonra aslında İslam davetine karşı mücadele eden kafir anne ve babalara karşı alınması gereken tavırdan bahseden Mücadele, 58/22. ayeti kerimesini istismar ederek şu mesajı vermiştir: Bu dava uğruna babanı, ananı, kardeşini bile dinlemeyeceksin."

SÖZDE İLAHİYATÇILAR DEVREYE GİRDİ
Raporun "FETÖ/PDY içinde ahlak barındırmayan bir sır hareketidir" başlıklı bölümünde ise İslam'da dine davetin açık bir şekilde yapılması gerektiği ve FETÖ'nün yapılanmasında gizliliğe önem verildiği vurgulandı.
Örgüt mensuplarının başlangıçtan itibaren tedbirli ve temkinli olma adına sinsi ve gizli bir tutum sergilediğin altı çizilen raporda, "Gülen'in 40 yıllık söylem ve eylemlerinde iki yüzlü davranma, çift dilli konuşma boyutu o kadar çoktur ki sırf bu hususta 'Çelişkiler İnsanı' adıyla müstakil bir kitap yayınlanmış ve Gülen'in hemen her konuda yüzlerce çelişkisi ortaya konulmuştur" bilgisine yer verildi.
FETÖ mensuplarının tedbirli ve temkinli olmak için gizli ağlarda yoğun şekilde takiye pratikleri uyguladığı, bazı ilahiyatçı hocalar vasıtasıyla yaşanması muhtemel vicdan azabının hafifletildiği, kişilerin sözde 'yüce gayeler'e bu şekilde yönlendirilerek motivasyonu en yüksek seviyede tutulduğu aktarıldı.
AYETLERİ İSTİSMAR ETTİLER
Raporda, örgütün dinler arası diyalog sürecine meşruiyet kazandırmak için Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini istismar ettiği de vurgulandı.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
"Diyalog sürecine meşruiyet kazandırmak için, Al-i İmran Suresi'nin 64. ayeti istismar edilmiş, bilinçli bir şekilde kelimeitevhidin sadece ilk kısmı öne çıkarılmıştır. Nitekim bazı konuşmalarında Gülen 'La ilahe illallah diyeni başıma koyarım' diye bir ifade kullanmış, bu da müntesiplerince kelimeitevhidin 'Muhammedun Resulullah' kısmı söylenmese de kurtuluşa erilebileceği şeklinde algılanmasına yol açmıştır. Müslüman olmak için kelimeitevhidin ilk kısmı olan 'La ilahe illallah" demenin yeterli olduğu ve Hazreti Muhammed'e iman etmeyenlerin de cennete girebileceği safsatası ileri sürülmüştür."