İki genç kızı katleden Semih Çelik'in eski iş arkadaşı konuştu! Katil hakkında dikkat çeken ifadeler
İstanbul'da Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i vahşi bir şekilde öldürdükten sonra Edirnekapı Surlarından atlayarak intihar eden 19 yaşındaki Semih Çelik'in eski iş arkadaşı katili anlattı. Semih'in marjinal biri olduğunu belirten ismini vermek istemeyen genç, dikkat çeken ifadeler kullandı.
Geçtiğimiz cuma günü 19 yaşındaki iki genç kız vahşi bir şekilde katledildi. Eyüpsultan'daki evinde Ayşenur Halil'i, Edirnekapı Surları'nda ise İkbal Uzuner'i feci şekilde öldüren Semih Çelik, Türkiye'yi derinden sarstı.
KAFASINI SURLARDAN AŞAĞI ATTI
İkbal'ı parçalara böldükten sonra kafasını surlardan atan katil, daha sonra surlardan atlayarak intihar etti. Katille ilgili yeni detaylar ortaya çıktı.
AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE 5 KEZ TEDAVİ GÖRMÜŞ
Mesleği kasaplık olan Semih Çelik'in akıl hastalığı nedeniyle bu yıl içerisinde 5 kez hastanede tedavi gördüğü, hakkında 2 kez kayıp ihbarı verildiği, 1 kez intihara teşebbüs ettiğine dair kayıt olduğu belirlenmişti.
Katilin katlettiği İkbal Uzuner'in babasının ifadesi ortaya çıkmış, cani Semih Çelik'in babası da olay günü ve öncesinde yaşananları tek tek anlatmıştı. Ayrıca katil Çelik’in bir mesajlaşma uygulamasında “incel” olarak isimlendirilen kişilerle iletişimde olduğu belirlenmişti. Bunun üzerine polis “incel” gruplarının yanı sıra cinsel, şiddet ya da ırkçılık içerikli paylaşım yapan kişi ve siteleri gözlem altına aldı.
ESKİ İŞ ARKADAŞI KATİL SEMİH ÇELİK'İ ANLATTI
Ayşenur Halil (19) ve İkbal Uzuner’i (19) vahşice katledip intihar eden Semih Çelik’in (19) kasap olarak çalıştığı firmaya ulaşıldı. Firmanın üç ay kadar önce isim değişikliğine gittiği öğrenilirken, caninin eski çalışma arkadaşı Milliyet’e konuştu. İsmini vermek istemeyen eski çalışma arkadaşı, “Semih iki sene önce yaklaşık beş ay kadar çalıştı. Sosyal, biraz marjinal bir çocuktu. Çok konuşmazdı ama içine kapanık değildi. Elektrikli bisikletle işe gidip geliyordu. Saygısız değildi. Kasabın arka tarafında çalışıyordu çırak olarak, etleri hazırlıyordu. İşini iyi yapıyordu. Benim gözlemlediğim kadar psikopat bir ruh hali yoktu. Psikolojik tedavi gördüğünü sonradan öğrendim.” ifadelerini kullandı.
İKBAL'İN BABASININ İFADESİ
Öte yandan İkbal Uzuner'in babası Hasan Uzuner ifadesinde kızının Semih Çelik ile lisede tanıştığını söyledi. Uzuner, “Kızım liseyi Fatih'te okudu. Semih Çelik'le okulda tanışmışlar. Kızım iki kez evden kaçtı, birinde Semih Çelik'in evinde bulduk. İkinci kaçışında Fatih'te Edirnekapı Otobüs duraklarında otururken polisler buldu getirdi. Lise 3'üncü sınıfın ilk yarısında Semih kızımı rahatsız etmeye başladı. Uzun bir süre bu devam edince kızımın okulunu değiştirdim. Kızım bir süre Semih'le arkadaşlık etti ancak yaşadığı rahatsızlık sebebiyle psikolojisi bozuldu. Onu psikoloğa gönderdim. Kızım benden kedi istedi, kedi aldım. Kediyle ilgilenirken psikolojisi düzeldi. Son 1 buçuk yıldır gayet iyiydi, psikolojisi düzelmişti. Bizimle ilişkisi iyiydi." dedi.
1,5 YILDIR İLETİŞİM KURMAMIŞLAR
Semih Çelik'in annesinin kendilerini aradığını beyan eden baba Uzuner, "Semih Çelik'in annesi de bizi arayıp ‘Oğlumun yeni bir kız arkadaşı var çok mutlular, artık kızınızı rahatsız etmeyecek' demesi üzerine daha da rahatlamıştık. Kızım 1 buçuk yıldır Semih'le hiçbir şekilde iletişim kurmamıştı." ifadelerini kullandı.
"KIZIMI ARARKEN KAFASINI GÖRDÜM"
Acı günü anlatan Uzuner, korkunç anları ise şu sözlerle anlattı: "Olay günü de eşim kızımı aramış ancak telefonunu bir erkek açmış. ‘Merak etme kızın emin ellerde' demiş. Eşim tekrar kızımı arayınca bu sefer başka bir erkek açmış ve telefonun surlardan aşağı düştüğünü söyledi. Eşime yerini tarif edip gelip telefonu alabilirsiniz demiş. Bunun üzerine ben de aradım kızımı. Telefonu açan erkek bana telefonu sadece annesine teslim edeceğini söyledi. Ben babamı hastaneye götürmüştüm. Babamı bırakıp eşimle birlikte kızımın telefonunu almaya gittik. Telefonu evsiz biri bulmuş, telefonun surlardan düştüğünü söylemiş. Biz de belki kızımız surun üstündedir diye yukarı çıkmak istedik ancak teller olduğu için çıkamadık. Aşağı indikten sonra kalabalık bir grubun surlara baktığını gördük. Belki kızımız kalabalığın içindedir diye oraya doğru yürürken kızımın mübarek kafasını gördüm"