Muazzez İlmiye Çığ'dan şikayetçi olan 12 Eylül mağduru konuştu: O testler işkence programına dönüştü!

12 Eylül darbesi mağduru Recep Küçükizsiz o günleri ve cezaevinde yaşadığı işkenceleri anlattı. Mamak Cezaevi’nde kaldığı sürece psikiyatrik testlere maruz kaldığını söyleyen Küçükizsiz, Muazzez İlmiye Çığ'ın ve kardeşi Turan İtil'in yaptığı testlerin darbecilere raporlandığını söyledi. HZİ Vakfına suç duyurusunda bulunan Küçükizsiz, "Bizim üzerimizde denedikleri uygulamaları daha sonra Diyarbakır Cezaevi’ne de götürdüler” dedi.
12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen o dönemlerin bıraktığı etkiler, cezaevinde yatanların üzerinden gitmiyor. Darbecilerin işkencelerine maruz kalan Recep Küçükizsiz de onlardan bir tanesi.
Milliyetçi Hareket Partisi ana davasında sanık olarak 18 yaşında cezaevine giren ve 12 Eylül’den sonra işkencelere maruz kalan Küçükizsiz, yıllar sonra Muazzez İlmiye Çığ ile kardeşi Turan İtil’in kurduğu HZİ Vakfı'na suç duyurusunda bulundu.
"12 EYLÜL'ÜN SEMBOL CEZAEVİ MAMAK CEZAEVİ OLMUŞTUR'
O yıllarda yaşadıklarını anlatan Recep Küçükizsiz, “12 Eylül rejiminin sembol cezaevi Türkiye’nin başşehrinde bulunan Mamak Askeri Cezaeviydi. Darbeciler tüm marifetlerini orada sergilediler. Bizim üzerimizde denedikleri tecrübelerini ve çok da memnun kaldıkları uygulamaları daha sonra Diyarbakır Cezaevi’ne de götürdüler” dedi.
"MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ BİZİM ÜZERİMİZDE PSİKİYATRİK TESTLER YAPTI"
Muazzez İlmiye Çığ'ın, Mamak Cezaevi’nde kendilerine kişilik testleri yaparak üzerlerinde uygulanacak psikolojik işkencelerin hazırlığını yapan Turan İtil’den öğrendiğini söyleyen Küçükizsiz şunları ifade etti:
“Bu çalışmalar, İstanbul’da kurulan HZİ Vakfı adı altında bir kurum tarafından yapılıyordu. Bu kurumun kurucularından birisi ise Turan İtil’in ablası Muazzez İlmiye Çığ gibi isimler. HZİ Vakfı Türkiye’de insanlar üzerinde psikiyatrik araştırmalar yapmak üzere kurulmuş bir vakıf. Bizim üzerimizde ilaç denemeleri yapmadılar ama Mamak Cezaevi’nde kaldığım sürece bizim üzerimizde de psikiyatrik testler yaptılar ve elde ettikleri verileri darbecilere, cuntaya bir rapor halinde sundular.O rapor daha sonra bizim üzerimizde bir işkence programı haline getirildi. Seneler sonra 2011’de Türkiye’ye döndüğümde konferansa katılmış Turan İtil’i gördüğümde testleri dağıtan kişinin o olduğunu tespit ettim ve akabinde savcılığa giderek bir suç duyurusunda bulundum ama hiçbir cevap gelmedi” dedi.
CEZAEVİNDE İNSANLARA AKIL ALMAZ FİZİKİ İŞKENCELER YAPTILAR'
Küçükizsiz, “Mamak Cezaevi eşittir 12 Eylül rejimi. Bunun başka hiçbir sembolü yok. Başında Raci Tetik denilen sadist bir albay vardı. Cezaevinde insanlara akılalmaz fiziki işkenceler yaptılar ve daha sonra öğrendiğime göre bizim üzerimizde yaptıkları testlerden elde ettikleri neticelere bağlı olarak bir takım psikolojik işkence metotlarını uyguladıklarını söyleyebilirim. Bu uygulama 1982-1983 yıllarında başladı ve cezaevi kapanana kadar devam etti” diye konuştu.
Cumhuriyet Gazetesi'nin 22 Haziran 1990 yılındaki haber
İDAMLAR DARBE REJİMLERİNİN KENDİLERİNE MEŞRUTİYET KAZANDIRMA ARAÇLARINDAN BİRİSİDİR'
İdamların darbe rejimlerinin kendilerine meşruiyet kazandırma araçlarından birisi olduğunun altını çizen Küçükizsiz, “Toplumun korku, gözünü yıldırma ve geleceklerinden ümitsiz hale getirmenin bir aracı olarak kendi meşruiyetlerini kazanmak için kullandıkları bir yöntem. Dolayısıyla her darbeden sonra yapılan idamların, o darbenin başarısının bir işareti gibi kabul ediliyor. Maalesef bizde de bu darbecilerin ilk imzayı attıkları kişi ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’dur” ifadelerini kullandı.
DARBECİLER HER DÖNEM KENDİNE HİZMET EDECEK UŞAK RUHLU İNSANLAR BULMUŞTUR'
"Darbeciler her dönem kendine hizmet edecek uşak ruhlu insanlar bulmuştur" diyen Küçükizsiz, “Bunlar kimi Turan İtil gibi işkencecidir, kimi basında darbe çağrıcısıdır. Bunlar her dönemde başarılarını bu tür insanlarla yürütürler” şeklinde konuştu.
MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ NE DEMİŞTİ?
Gerek 12 Eylül mağdurlarının yaşadıkları gerekse başörtüsü ve dini değerlere dair rahatsız edici açıklamalarıyla gündem olan Muazzez İlmiye Çığ, deneyler konusundaki ifadeleri reddetmişti.
Çivi Çiviyi Söker kitabında vakfın insanları izinsiz şekilde "kobay olarak kullandığı"na dair Cumhuriyet gazetesi haberinin yalan olduğunu, bir kadının iftiralar attığını söylemişti.