Zulüm kanser etti... 28 Şubat darbesinin üzerinden 28 yıl geçti

Muhafazakâr kesim üzerinde terör estiren 28 Şubat darbesinin zorbaları on binlerce kişinin ideallerini ve hayatlarını çaldı. Mağdurlarından önemli bir kısmı kanser ve benzeri hastalıklara yakalandı, bazıları da hayatını kaybetti.
YILMAZ BİLGEN - Türk toplumunda derin tahribata yol açan 28 Şubat darbesinin etkileri sürüyor. Zorlu süreçte ağır bedel ödeyen dönemin mağdurlarından önemli bir kısmı kanser ve benzeri hastalıklara yakalandı. İçlerinden hayatını kaybedenler olduğu gibi kanserle baş etmeye çalışanların sayısı ise 200’ü aştı.
Darbenin yıl dönümünde röportaj için anlaştığımız isimlerden darbe mağduru Melek Özkan görüşmede birkaç gün önce yakalandığı kanser sebebiyle vefat etti. Muhafazakâr kesim üzerinde terör estiren karanlık dönemin kanser ettiği mazlumlardan Hülya Cengiz, zor şartlar altında Hacettepe’de Matematikten mezun olduktan sonra atandığı Konya’nın Obakavağı köyünde okul müdürünün zorbalığı sebebiyle dönemi bile doldurmadan istifa ettirildiğini söyledi. Hâlen kanser tedavisi gören Hülya öğretmen “O gün çok sevdiğim öğretmenlikten zorla istifa ettirilirken dilekçeye attığım imzanın mürekkebi gözyaşlarımdı. 28 Şubat’ta o tanklar binlerce genç idealist Müslüman kızın ruhunun üzerinden ezerek geçti. O apoletli ve sivil zorbalar ideallerimizi ve hayatlarımızı çaldı” dedi.
AK Parti iktidarında çıkan yasalarla 2013 yılında yeniden göreve dönen Hülya Cengiz, 2014 yılından beri kanser illeti ile baş etmeye çalışıyor.
BEDELİ BİZ ÖDEDİK
ODTÜ’ye kayıt yaptırdığı ilk günlerde kapanma kararı alan Yelda Polat’ın hikâyesi ise bir hayli farklı. CHP’li bir aileye mensup olduğunu söyleyen Yelda Hanım, daha sonra Gazi Üniversitesine geçiş yapmış. Çok ağır baskılara rağmen örtüsünden vazgeçemeyen Polat, karanlık ellerin yürüttüğü süreci şöyle anlattı:
Öncelikle ailem kapanmama karşı çıktı. Buna bir de okul ve kurumlar eklenince yüküm beş kat daha ağırlaştı. Olağanüstü zorluklarla bitirdiğimiz okulun ardından öğretmenlik için gittiğimiz okulda da zulüm devam etti. Atandığım okul müdürü ilk gün örtümü çekip açmaya çalıştı. Yetmedi yerlerde sürüdü. Karakolluk olduk. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun haberi oldu ve sahip çıktı, destek oldu. Diğer arkadaşlarım gibi ağır baskı altında istifa ettirildim. Başörtüsü bir semboldü. Bu bir var olma mücadelesiydi. Birileri bedel ödeyecekti o bedeli biz ödedik. Erdoğan’ın siyaset sahnesi çıkması ile her şey değişti. Çok zorlu günlerdi. Derken kanser olduğumu öğrendim. Hâlen özel bir okulda öğretmenlik yapmaya çalışıyorum bir yandan da kanser tedavim devam ediyor.
NİHAİ HESAP AHİRETTE
Gülizar Daşo’nun zulümle imtihanı da Erzincan’da Atatürk Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği öğrencisi iken başladı. Daşo “Ailenin hatta sülalenin tek okuyanıydım. Pes etmedim ancak yaşadığım hak mahrumiyetleri nedeniyle benden çok ailem yıkıldı. Eve kapanıp aylarca ağladım. O günlerin bakiyesi ise halen iyileşme çabası verdiğim kanser oldu. Zalimler, bizi boynu bükük koydu” dedi.
Kanser illeti sebebiyle girdiği tomografi sırasında görüştüğümüz Gülizar Daşo “Nihai hesabı ahirete bıraktık. Bize bu zulmü yaşatanlarla mutlaka hesaplaşacağız” diye konuştu.
EŞİMİ VE EVLADIMI KURBAN VERDİM
28 Şubat’a dair en trajik öykülerden biri de o dönem yüzbaşı rütbesinde olan ve namaz kıldığı ve eşi tesettürlü olduğu için disiplinsizlik gerekçesiyle ordudan ihraç edilen Sadık Güray’a ait. 21 kez takdirle ödüllendirilen, terör gazisi Güray’ın eşi Aliye Hanım, yaşadıkları stres sebebiyle kansere yakalandı. Tedavisinin devam ettiği GATA’dan atılan Aliye Güray, cuntacılar tarafından ölüme terk edildi. Tüm sosyal hakları ellerinden alınan Sadık Güray, önce bir yaşındaki çocuğunu ardından da tedavisi yarım kalan eşini kaybedince 9 yaşında oğlu ve 2 ila 4 yaşındaki kızlarıyla kaldı. Güray “Eşim Aliye Hanım benim yaptığım şerefli göreve rağmen maruz kaldığımız muameleyi kabullenemedi. Bu dert onu kanser etti. Ardından GATA’da 6 kürlük tedavinin 4. küründeyken atıldı. Aşırı üzüldü ve 1999 yılı 15 Aralık tarihinde ramazan günü ruhunu teslim etti. 28 Şubat zulmüne eşim ve çocuğumu kurban verdim. Sağolsun Cumhurbaşkanı’mız irade ortaya koydu ve 2011 de çıkan kanunla resmî hizmete geri döndüm. FETÖ, o dönem orduya dönmemizi engelledi ve bize farklı resmî kurumlarda kadro verildi” diye konuştu.
Bu madurlardan biriside kayın babam iş yerınde dolapbında kuranı kerım vardıye işten atılmış..ve hayatı kararmış..kısaca mevzu bu...