Ayasofya asırlardır ayakta: Hangi depremleri atlattı?

Beklenen büyük İstanbul depremi nedeniyle tarihi eserlerin durumu gündeme geliyor. Asırlardır depremlere karşı ayakta olan Ayasofya o tarihten beri hiç yıkılmadı.
Mimari ve kültürel mirasıyla asırlardır gözde şehirlerden olan İstanbul'un tarihi eserlerin muhtemel bir depremdeki durumu merak ediliyor. İstanbul'un simgelerinden olan Ayasofya asırlardır şiddetli depremlere rağmen ayakta.
Hangi depremleri atlattığı ve bunlardan nasıl ayakta çıktığının arkasındaki gizem merak ediliyor.
AYASOFYA HANGİ DEPREMLERİ ATLATTI?
Ayasofya, 1.500 yıllık tarihinde çok sayıda büyük depreme tanıklık etti ve her birinde aldığı hasarları ustalıkla onararak ayakta kalmayı başardı.
558 depreminde, kubbenin büyük bir kısmı çöktü ancak ünlü mimar İsidoros’un yeğeni Genç İsidoros tarafından yeniden inşa edildi. 869 ve 989 depremleri, yapıda çatlaklar ve hasarlar oluştururken Ermeni mimar Trdat’ın 989’daki restorasyonları Ayasofya’yı güçlendirdi.
1344 ve 1354 depremleri, kubbe ve destek sistemlerini zedeledi ancak bu hasarlar da dönemin mühendislik çözümleriyle giderildi.
Osmanlı döneminde, 1509’daki “Küçük Kıyamet” olarak anılan deprem ve 1766 ile 1894 depremleri de Ayasofya’yı etkiledi ancak her seferinde kapsamlı onarımlarla ayakta kaldı.
Son olarak 23 Nisan 2025'te olan 6,2'lik depremin ardından ilk incelemelerde, yapının ana gövdesinde ciddi bir hasar tespit edilmediği ancak uzman ekiplerin detaylı analizlere devam ettiği belirtildi.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) restorasyon uzmanları, Ayasofya’nın esnek kubbe sistemi ve güçlendirilmiş taş duvarlarının depremlere karşı direncini artırdığını vurguluyor.
Tarihi kaynaklara göre, Mimar Sinan’ın 16. yüzyılda eklediği payandalar, yapının deprem dayanıklılığını önemli ölçüde güçlendirdi. Ayasofya’nın tarihindeki bu depremler, onun sadece bir ibadet yeri olmasından öte aynı zamanda bir mühendislik harikası olduğunu kanıtlıyor.
ASIRLARDIR AYAKTA: AYASOFYA DEPREMLERDEN NASIL ÇIKTI?
Ayasofya'nın asırlardır ayakta kalmasının sırrı hem orijinal mimari tasarımı hem de tarih boyunca yapılan güçlendirme çalışmalarıyla açıklanıyor.
İstanbul'un simge yapısı 6. yüzyılda Mimar İsidoros ve Anthemius tarafından tasarlanan kubbe sistemi, hafif tuğlalar ve esnek bağlantılar kurarak deprem yüklerini dağıtacak şekilde inşa edildi.
Döneminin bu yenilikçi tasarımı yapının İstanbul'un hareketli fay döngüsüne karşı dirençli olmasını sağladı.
MİMAR SİNAN'IN KATKISI
Osmanlı döneminde Mimar Sinan'ın eklediği dış payandalar ve destek sistemleri, kubbenin direncini artırarak Ayasofya'yı büyük depremlere karşı daha da dayanıklı hale getirdi.
Mimar Sinan'ın yaptığı eklemelerin Ayasofya'nın ayakta kalmasında büyük katkısı olduğu ifade ediliyor.
Ayasofya, tarihindeki yüzlerce depreme rağmen yalnızca 558 depreminde ciddi hasar alarak yıkıldı. Kubbenin ana kısmı çöktü. Genç İsidoros'un liderliğinde 562 yılında tanımlanan yeniden inşa süreciyle kubbe, hafif malzemelerle daha geniş tabana oturtuldu.
Tarihi kaynaklarda kubbenin yıkılmasını nedeni ağır malzemeler ve yetersiz destek sistemlerinden kaynaklandığı ifade ediliyor.
AYASOFYA YÜZLERCE DEPREME TANIKLIK ETTİ
1500 yıllık tarihinde yüzlerce depreme tanıklık eden Ayasofya; 558, 869, 989, 1344, 1354, 1509, 1766 ve 1894 depremlerinde büyük hasara yol açtı.