Abdullah bin Mübarek "rahime-hullahü teâlâ", büyük İslâm âlimlerindendi. Bir gün, huzuruna bir âmâ gelip; - Efendim, duâ buyurun da gözlerim açılsın, diye rica etti. Kırmadı adamı. Ellerini açıp; - Yâ Rabbî, aç bu kulunun gözlerini, diye duâ etti. Ânında açıldı adamın gözleri. Dersine, günahkâr ve kötü huylu bir kimse de geliyordu ki, bir ara gelmez oldu derslere. Abdullah bin Mübarek hazretleri çok üzüldü onun derslere gelmeyişine. Yakınları; - Efendim, o kötü huylu biriydi, niye üzülürsünüz? dediler. Cevabında; - O zavallı bizden ayrıldı, ama kötü huyları ondan ayrılmadı. Halbuki yanımızda az daha kalsaydı, kötü huylarını burada bırakıp da tertemiz giderdi. Ona üzülüyorum, buyurdu. TAKVÂ YOKSA... Bu zât bir sohbetinde; - Bir kulun takvâsı yoksa, Hak teâlâ o kula zerre kadar kıymet vermez, buyurdu. Ve ekledi: - Yine din ilmi yoksa, onun da hiç değeri olmaz Hak katında. Ama sırf ilim de yetmez. Sordular: - Başka ne lazım efendim? - Eğer hilm sahibi değilse, yani insanlara yumuşak davranmıyorsa, o ilmin ona faydası olmaz, buyurdu. Ve ekledi: - Eğer mahlûkata merhamet etmezse, Allahü teâlâ da ona merhamet etmez. Şöyle bitirdi: - Halis mümin odur ki, her günahtan kaçınır. Kimseyi incitmez ve kalb kırmaktan titrer. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com