Maruf-i Kerhi hazretleri, bir gün Dicle kenarında bazı talebeleriyle oturuyordu ki, o sırada bir kayık peyda oldu ilerde. İçinde bir kaç genç, içki içip taşkınca saz çalıp yaygara yapıyorlardı. Talebeler çok üzülüp; - Efendim şunlara bakın. Ne iğrenç halleri var. Bir bedduâ etseniz de boğulup gitseler şu suda, dediler. Maruf-i Kerhi hazretleri onlara; - Bedduâ değil, duâ edelim, buyurdu. Ve ellerini açıp; - Yâ Rabbî, şu kulların şimdi nasıl neş'elilerse, öldükten sonra da böyle neş'elendir, diye yalvardı. Talebeler şaşkınlık içinde; - Böyle duâ etmenizin hikmeti nedir efendim? dediler. Ve neticesini beklediler. Gördüler ki, kayıktakiler Maruf hazretlerini uzaktan görünce, bir anda kestiler seslerini. Şarap şişelerini ve sazlarını kırdılar. Ve titremeye başladılar korkularından. Kıyıya yanaşınca, huzuruna koşup; - Özür dileriz, bizi affedin efendim, dediler. Sonra da huzurunda tövbe edip, talebesi olmakla şereflendiler. İSLÂMA HİZMET Bir gün de huzuruna bir genç geldi ve - Hocam, ben dînime hizmet etmek istiyorum, diye arzetti. Cevaben; - Çok iyi evlâdım, buyurdu. Mübarek olsun. İnsan neyi isterse, cenâb-ı Hak onu ona nasib eder. Genç sevindi. - Nasib eder değil mi efendim? - İnşallah. Yeter ki sen iste evlâdım. Ama niyetin halis olsun. Peygamberimiz "aleyhissalâtü vesselâm"; "Müminin niyeti, amelinden hayırlıdır" buyuruyor. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com