Behlül Dânâ "rahime-hullahü teâlâ" zamanında bir kişi dînin emirlerine uymaz, ama; "Yâ Rabbî, bana Cennetini nasib eyle" diye duâ ederdi. Bir gece yine böyle duâ edip uyumuştu ki, damda tıkırtılar işitti. Uyanıp, dama çıktı merakla. Gördü ki, biri damda dolaşıyor. Seslendi ki: - Ey kişi, damda ne arıyorsun? Hazret-i Behlül cevap verdi: - Devem kayboldu da onu arıyorum. Sesinden tanıdı Onu: - Sen misin Behlül? - Evet benim. - İyi ama kaybolan deve hiç damda aranır mı? Hazret-i Behlül; - Peki yattığın yerden Cennet istemek olur mu? dedi. Sen, ibâdet etmeden Cenneti istiyorsun. Bu, daha abestir. EN ÇOK NE VAR? Bir gün de Harun Reşid'e; - Ey halîfe! Yerin altında, yerin üstünde ve gökyüzünde en çok ne vardır? diye sordu. Harun Reşid biraz düşünüp; - Yer altında en çok ölüler, yerin üstünde bitki ve hayvan, göklerde ise en çok olan melekler'dir, dedi. Hazret-i Behlül başını kaldırdı: - Hayır, bilemedin. - Peki sen söyle bakayım. - Yer altında çok olan, ölüler değil, ölülerdeki pişmanlık'tır, dedi. Zira her ölü; "Keşke daha çok ibâdet etseydim" der ve üzülürler. Ama hiç faydası olmaz. Harun Reşid sordu: - Peki yer üstünde çok olan nedir? - Yer üstünde çok olan, insanların hırs ve tamahları, yâni uzun emellere sahip olmalarıdır. Göklerde ise meleklerden daha çok âdil hükümdarların kazandığı sevaplar vardır... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com