Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri anlatıyor: Bir cuma namazını kılıp çıkmıştım camiden. Baktım, kapıda bir dilenci dikilmiş, camiden çıkanlardan sadaka istiyordu. Onu böyle görünce; "Niçin çalışmıyor da herkese avuç açıp dileniyor" diye geçirdim kalbimden. Sonra eve geldim. O gece bir rüya gördüm. Şöyle ki, biri önüme bir tabak koyup; - Haydi, bundan ye! dedi. Baktım, ölü eti var tabağın içinde. Hayret içerisinde, - Bu, bir ölü eti, nasıl yenir? dedim. - Dün bu etten yemiştin, şimdi niçin yemek istemiyorsun? dedi. O anda uyandım. Dünkü hadiseyi düşününce anladım hatâmı. Zira o dilenen kimse hakkında su-i zanda bulunmuştum. "Keşke öyle düşünmeseydim" dedim kendi kendime. Özür dilemem lazımdı ondan. O fakiri bulmak için acele çıktım evden. Baktım, Dicle'nin kenarında oturmuş, yerlerden topladığı tereleri yiyordu. Beni görünce; - Şimdi tövbe ettin mi? Kalbini o fikirden temizleyebildin mi? dedi. - Evet, dedim. Hakkını helâl eyle. - Helâl olsun, dedi. Ve kayboldu gözden. Bu hatâmı hiç unutamıyorum. TEVÂZU NEDİR? Bir gün de, bu zâta; - Tevâzu nedir efendim? diye sordular. Cevaben; - Merhamet ve şefkat kanatlarını gererek, Allah'ın kullarını her türlü zarardan korumaktır, buyurdu. Ve ilave etti: - Tevâzu, her Allah'ın kuluna acımak, herkese merhametli ve yumuşak davranmaktır. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com