Bu zat buyuruyor ki: (Ben dua ediyorum, "Yâ Rabbî, cehennemde bizi yakma" diyorum. İnsan kurtulmadıkça azabtan "Âhiret"te, Nasıl hissedebilir kendini emniyette? Ölüm, kabir ve mahşer, hesap, mîzan ve sırat, Bunlar geçilmedikçe olunur mu hiç rahat? "Ölüm" dehşetli bir iş, o anda şuur kalkar, O zaman "Allah" demek kolay olmaz o kadar. Diyelim ki kurtardı "Îmân"ını son anda, Lâkin "Kabir sıkması" olacak mezarında. Böcekler ve akrepler yiyecek vücudunu, Günahları çok ise, mutlaka görür bunu. Sonra bir "Mahşer" var ki, mümkün değil dayanmak, Bir ayağın üstünde bulunur binbir ayak. Ve nice "Bin sene"ler o meydanda beklenir, İnsanlar izdihamdan bîtab olur, tükenir. Sonra "Mîzan" kurulup ameller tartılır hep, Günah ağır gelirse, ne olur hali acep? Nice insan vardır ki, mâliktir çok "Sevab"a, Lâkin hesap sonunda, dûçar olur azaba. Çünki dünyada iken "Kul hakkı"na girmiştir, Ne kadar ecri varsa, onlara verilmiştir. Onların günahı da yüklenir bu kişiye, Sonra "Müflis" olarak sürüklenir ateşe.) Bir gün de sohbetinde buyurdu: (Ey cemaat, Gaflete gelmeyin ki, çabuk biter bu hayat. Günah işliyenlere bakıp üzülüyorum, "Yâ Rabbî, bu insanlar nasıl yanar?" diyorum. Çok dehşetli günler var hepimizin önünde, Rezil rüsvay olmak var yarın "Mahşer günü"nde. Bu çetin geçitlerden kurtulmadıkça insan, Neş'elenebilir mi dünyada kısa bir an? Önce bir "Ölüm" var ki, o anda kalkar şuur, "Kelime-i tevhid"i söylemek çok zor olur. Bir araya gelse de dünyadaki acılar, "Can acısı" yanında yine de "Hiç" kalırlar. Sonra "Kabir azabı" başlar ki mezarında, Karanlık, dar bir yerdir, kimse olmaz yanında. Sonra korkunç şekilde gelerek "Münker-Nekir", Suale çekerler ki: "Rabbin kim, dînin nedir?" Günahı nisbetinde mezarı sıkar onu, Böcekler ve akrepler kemirir vücudunu. Kâfirlerin mezarı, "Cehennemden bir çukur", Müslümanınki ise, "Cennetten bahçe" olur. Sonra "Mahşer azabı" gâyet zordur ve çetin, İnsanlar nice "Bin yıl" beklerler hesab için. Sonra "Mîzan" kurulup, ameller tartılır hep, Günah ağır gelirse, ne olur hali acep?)