Kayseri evliyâsından Tâcüddîn İbrâhim Halvetî hazretleri, bir sohbetinde; - Aklı olan bir kimse, zevklerini Allahü teâlânın gösterdiği yoldan temin eder, buyurdu. İslâmın "güzel ahlâkı"yla süslenir. Herkese iyilik eder. Sordular: - Herkese mi efendim? - Evet herkese. Hattâ kendisine kötülük yapana da iyilikle karşılık verir. İyilik yapamasa bile, hiç olmazsa sabreder. Bölücü değil, yapıcı olur. Ve ekledi: - Böylece, hem dünyâda rahata ve huzura kavuşur. Hem de âhiretin "sonsuz azabları"ndan kurtulur. Sordular yine: - Bütün bu nîmetlere ne ile kavuşulur efendim? - "Doğru îman" ile, buyurdu. Yâni bütün rahatlıkların, saadetlerin başı, îman etmekte, Müslüman olmaktadır. Îman etmek de, çok kolaydır. - Nasıl kolay efendim? - Îman etmek için bir yere para vermek, mal vermek, zor bir iş yapmak, birisinden izin almak gibi şeylerin hiçbiri lâzım değildir. Hattâ îman ettiğini başkalarına bildirmek bile lâzım değildir. - Ya ne lâzım hocam? - Sadece Âmentü'deki altı şeyi öğrenip, bunlara kalbinden, gizlice inanmak kâfidir. Şöyle bitirdi: - Îman eden kimse, Allahü teâlânın emirlerine teslim olmuş demektir. Yâni emirleri seve seve yapar. Duam kabul olmuyor Bir gün de bir genç gelip; - Efendim, duâlarımın kabul olması için ne yapayım? diye sordu bu zâta. Büyük velî, cevap olarak ağzını işaret etti. Genç bir şey anlamadı bundan. - Özür dilerim hocam, anlamadım. Buyurdu ki: - Ağzına girene ve ağzından çıkana dikkat et evlâdım! Bütün iş bundadır. Genç yine anlamadı. - Nasıl yâni? - Yânisi şu ki, haram yeme ve haram konuşma evlâdım. Ancak böyle bir ağızla yapılan duâları kabul eder Allahü teâlâ. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com