Alâüddîn-i Attâr / Son nasîhatleri

A -
A +

Hocası "Behâeddîn Buhârî" hazretleri, Onu, kendi yanına oturturdu ekseri. Çok teveccüh ederdi, sık sık ona dönerek. Söylerdi kıymetini, bâzı kere överek. Derdi ki: (Her ne zaman, ben Alâeddînimi, Gördüğümde, muhakkak hâtırlarım Rabbimi.) Henüz hayâtta iken "Behâeddîn Buhârî", Ona havâle etti, cümle talebeleri. "Alâeddîn-i Attâr" buyurdu ki: (Velîler, Kulları, Hak yoluna çekerek yön verirler. Evliyânın sohbeti, aklı kuvvetlendirir. Ve Rabbin rızâsını almaya vesîledir.) Vefâtlarına yakın, cümle talebesini, Huzûruna çağırıp, yaptı vasiyyetini. Dedi: (Birbirinize, eyleyin çok muhabbet. Ve haramdan kaçmaya, gösterin büyük gayret. "Sohbet", mühim sünnettir, devam edin siz buna. Zîrâ kul, sohbet ile kavuşur murâdına. Eğer bulamazsanız, sohbet ehli birini, Okuyun o takdîrde, onun eserlerini. Zîrâ "Kitap okumak", yarısıdır sohbetin. Sohbet yoksa, "Kitâb"ı sakın ihmâl etmeyin. Bu yolda, hiç yılmadan çalışın ki, gün gelir, Senelerin kazancı, bir lâhzada verilir.) Sonra, bel ağrısıyla, tutuldu hastalığa. Bir Perşembe gününde, artık düştü yatağa. Buyurdu: (Kardeşlerim, sakının her haramdan. Bir an gâfil olmayın, Allahü teâlâdan. Günâhlar, büyük-küçük diye ayrılırsa da, Küçük günâhlar dahî, "Büyük"tür esâsında. Çünkü günâh, Allahın nehyettiği bir iştir. İstiğfâr edilmezse, karşılığı ateştir.) Buyurdu: (Müsaadesi olsaydı Rabbimizin, Yüksek himmetleriyle hocam Behâeddînin, Bilcümle insanları, hem de tek bir nazarda, Vilâyet makâmına çıkartırdım bir anda. Fakat Hak teâlânın, bu değildir âdeti. İnsanlar anlıyamaz, nedir bunun hikmeti?) Hastalığı, gün be gün daha şiddetlenince, Yine talebesiyle, sohbet etti bir nice. Buyurdu: (Bu dünyâdan ayrıldı hep velîler. Bâzısı da, yakında gitmek üzeredirler.) Yanlarında birisi, göstererek bahçeyi, Dedi ki: (Şu çiçekler, ne çekici, ne iyi.) Buyurdu ki: (Toprak da, iyi ve güzeldir pek. Bu dünyâya meylimiz, olmadı bu güne dek. Tek üzüntüm şudur ki, ziyârete gelenler, Beni bulamayınca, kalbi kırık dönerler.)