"Allah rahmet etsin"

A -
A +

Zâhid-i İsfehânî hazretleri zamanında bir tâun illeti kasıp kavuruyordu ortalığı. Nice taze fidanlar düşüyordu toprağa. İşte o günlerde bir kişi gelip, dert yandı bu zata: - Tâundan üç oğlum öldü efendim. - Yâa, Allah sabır versin kardeşim. - Şimdi de dördüncü oğlum yakalandı hocam. Bir duâ edin de şifâya kavuşsun. Büyük velî; - Hastalığı veren de Allahü teâlâdır, şifâyı verecek olan da, buyurdu. - Ya sizler efendim? - Biz, âciz birer kuluz. Duâ almadan gitmem! Adamın gitmeye niyeti yoktu: - Duânızı almadan, şurdan şuraya gitmem efendim. Mecbur kaldı mübarek. Ellerini açıp: - Yâ Rabbî! Şifâ ver bunun oğluna! diye yalvardı. Adam, ayrılıp eve döndü. Oğlu, karşıladı kendisini. Sapasağlamdı. Sevinçle sarılıp sordu hemen: - Nasıl iyileştin oğlum? - Bilmiyorum. Az önce kımıldamadan yatıyordum. Birden iyileştiğimi hissettim ve fırladım ayağa. Ben de bilmiyorum nasıl olduğunu. - Ben biliyorum evladım. - Ne oldu ki babacığım? - Zâhid-i İsfehânî hazretleri dua etti sana. Onun duası bereketiyle iyileştin. Cehennemde ateş yoktur! Bir genç de bu zâta gelerek; - Efendim, Cehennemde ateş yoktur deniyor, bu doğru mu? diye sordu. Büyük velî; - Evet doğru, buyurdu. - Peki insanlar nasıl yanacak hocam? - Herkes kendi ateşini dünyâdan götürecek evlâdım. Şöyle ki, dünyâda işlenilen küfür ve günahlar âhirette "ateş" olup, sahiplerini yakacak. - Ya iyi iş ve ibâdetler efendim? - Onlar da birer "Cennet nîmeti" olacak sahibine. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com