Seyyid Tâhâ hazretleri, büyük bir velî idi. İhlâsta hazret-i Ebû Bekr'e benzerdi. Şecâatte hazreti Ömer'e. Hayâda Osmân-ı Zinnûreyn'i andırırdı. Evliyâlıkta Aliyyül Mürtezâ'yı. Allahtan çok korkardı. Bu korkunun çokluğundan eğilmişti boyun kemiği. Heybetinden, bakılmazdı yüzüne. Böyle velî, nâdir gelmiştir yeryüzüne. Ona, "Seyyid-i Büzürg" derlerdi. Yâni "Büyük Efendi". Onu gören, âşık olurdu. Sohbetini dileyense, "Kâmil insan". Hocasının emriyle, Berdesur'a gitti. Allahın kullarını irşad etti orada. Sonra Nehri'ye yerleşti. İnsanlar, sohbetine gelirdi akın akın. Bir ışık kaynağına üşüşen pervâneler gibi herkes, her taraftan "Nehri"ye koşuyordu o devirde. Melekler imrenirdi Öyle ki, meleklerin bile imreneceği bir belde oldu Nehri. Hak âşıkları, hep "Nehri"ye koşuyordu. Oraya giden nûra kavuşuyordu. Resûlullahın kalbinden çıkan "Nûr"lar, Nehri'den yayılıyordu o zamanlar. Nehri, nur menbaıydı sanki. O huduttan içeri kim girse, feyiz ve bereket kaplardı vücudunu. Hattâ "Nehri"ye, abdestsiz girilmezdi. Velhasıl Resûlullahın yolu, İlim, ahlâk ve edeb, "Nehri"den, yayılıyordu hep. Nehri'ye nur yağıyordu Mektep ve medreseler, Yüzlerce müderrisler. Binlerce talebeler. Nehri'de "Din" ve "Fen" ilimleri tedrîs ediliyordu. Nehri'ye, sanki "Nûr" yağıyordu. Seyyid Tâhâ, ne zaman sohbete başlasa, dinleyenler kendinden geçiyordu. Medresesinde her gün kazanlarla yemek pişiyordu. Yalnız talebe değil, herkes yiyip içiyordu. Binyediyüz hâne. Onaltıbin Müslüman. O medreseden yiyip içiyordu o zaman... E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com