Ankara Savaşı...

A -
A +

Bâyezid'e bir mektup göndererek Timur Hân, "Bana tâbi ol" diye talep etmişti ondan. Ve lâkin Bâyezit Hân, eyledi ânında ret. Zira o, ordusuna güveniyordu elbet. Timur Hân, Bâyezit'ten alınca böyle cevap, "Sivas"a yürüdü ve fetheyledi derakap. Bâyezid'se, kaldırıp ablukayı Bizans'tan, Savaş hazırlığına başladı tam o zaman. Lâkin "Emir Sultân"ın, rızâsı yoktu buna. Kesinlikle karşıydı bu kardeş kavgasına. "Vazgeç!" diye ona çok ettiyse de nasihat, Yine döndüremedi savaştan onu fakat. Nihâyet Ankara'da çarpıştı iki ordu. Mâlesef Bâyezit Hân, bu cenkte mağlub oldu. Verildi her bir beylik eski sâhiplerine. Esir düştü Bâyezit, Timur Hân'ın eline. Bunun üzüntüsünden hastalandı o zaman. Çok iyi muâmele etti ona Timur Hân. Onu, demir kafese koyduğu yolundaki, İddiâlar, tamâmen uydurmadır filvâki. En iyi doktorları gönderdi kendisine. İzzet ve ikrâmlarda bulundu sonra yine. Lâkin vâdesi dolan "Yıldırım Bâyezit Hân", Vefât etti nihâyet bu işbu hastalığından. Yine, yüzüğündeki bir zehiri içerek, İntihar ettiği de yalandır, değil gerçek. Timur Hân demiştir ki işitince bunu ilk: (Yazık oldu, büyük bir mücâhidi kaybettik.) Bursa'ya gönderildi aynı gün cenâzesi. Ve serbest bırakıldı yakınlarının hepsi. Yıldırım Bâyezit Hân, çevik ve atılgandı. Kendisine güvenen bir tabîatı vardı. Lâkin Türk düşmanları onu lekeliyorlar. "İçki içerdi" diye iftirâ ediyorlar. Dini bütün bir zâttı kendisi esâsında. Meşhurdu 'adl'i dahi teb'ası arasında. Her gün, yüksek bir yere çıkıp belli bir saat. Halkın şikâyetini dinlerdi kendi bizzât. Haksızlığa uğrayan varsa halk meyânında, Onun telâfisini emrederdi ânında. Karışmazdı "Kadı" ve "Hâkimler"in hükmüne. "Âlim" ve "Evliyâ"yı çok severdi hem yine. Meclisinde, onları mutlak bulundururdu. Yanlarında edebli, hürmetkâr otururdu. İlim öğretsin diye teb'asına, halkına, Her taraftan âlimler getirtti sarayına. Savaşlardan aldığı ganimetleri de hem, Halkın refahı için sarfederdi tamâmen.