"Ay­rı­lı­ğı­ma sab­ret!"

A -
A +

Be­hâ­ed­dîn-i Bu­hâ­rî haz­ret­le­ri­nin ken­di­si­ni çok se­ven, Emir Hü­se­yin adın­da­ki âşık bir ta­le­be­si an­la­tı­yor: Ho­cam bir gün ya­nı­ma ge­lip; - Bak oğ­lum, ben ya­rın bir dos­tu­mu gör­me­ye gi­de­ce­ğim. İn­şal­lah on beş gü­ne ge­li­rim. Ben ge­lin­ce­ye ka­dar ay­rı­lı­ğı­ma sab­ret, bu­yur­du. Ve o sa­bah ay­rı­lıp git­ti. Ama ben, çok üzül­müş­tüm. Zî­ra hiç da­ya­na­mı­yor­dum Onun ay­rı­lı­ğı­na. O gi­din­ce, "Kal­bim" de ye­rin­den ko­pup Onun­la be­ra­ber git­miş­ti san­ki. Na­sıl da­ya­na­cak­tım bu fi­râ­ka yâ Rab­bî? Der­gâh­ta, ta­le­be­den bi­ri de be­nim bu hâ­li­me da­ya­na­ma­yıp ağ­lı­yor­du. Ona der­di­mi açıp; - İn­şal­lah ho­cam bu hâ­li­mi an­la­yıp ge­ri dö­ner, de­dim. - İn­şal­lah, de­di o da. Er­te­si gün, duy­dum ki ho­cam ge­ri dön­müş. Az son­ra hey­bet­le ya­nı­ma ge­lip; - Oğ­lum ben sa­na, on­beş gün sab­ret, de­me­dim mi? Ni­çin sab­ret­me­din ve ni­çin "Mu­hab­bet da­ğı"nı set çek­tin önü­mü­ze? bu­yur­du. Son­ra ta­le­be ar­ka­da­şı­ma dö­nüp; - Dün ge­ce, bu biz­den bah­se­dip ne de­di? di­ye sor­du. O da şöy­le arz et­ti: - Ho­cam, hep si­zi anıp ağ­lı­yor­du. Bir ara; "İn­şal­lah ya­rı yol­dan dö­nüp ge­lir" de­di. Ho­cam ce­va­ben; - İş­te bu de­re­ce çok mu­hab­bet, "dağ" gi­bi önü­mü­ze di­kil­di. Onu aşıp gi­de­me­dim. Mec­bu­ren ge­ri dön­düm, bu­yur­du. O an­da ho­ca­ma bak­tım. Hey­be­tin­den kal­bi­me kor­ku düş­tü. Ayak­la­rı­na dü­şüp, af di­le­dim. Çok şü­kür af­fet­ti ve; - Ev­lâ­dım, ben­den ay­rı ka­lın­ca, be­ni se­nin­le dü­şün, bu­yur­du. Çün­kü ben, sen­den ay­rı de­ği­lim. Ne za­man be­ni an­san, o an­da ya­nın­da­yım. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com