(Dünden devam) Âd kavmi, azab bulutunu yağmur bulutu zannettiler. Azâbı ni'met sandılar. Bu yüzden çok sevinip, birbirlerine müjde veriyorlardı. Bulut iyice yaklaştı. Şiddetli bir gürültü koptu. Hazret-i Cibrîl, rüzgâra; "Ey rüzgâr! Âd kavmine azâb olarak, Hûd Nebî'ye ve Ona tâbi olanlara ise rahmet olarak es!" diye emir verdi. Hazret-i Hûd dağa çıktı. Müminler de yanındaydı. Kavmine hitaben; "Ey Âd kavmi! Üzerinize gelen bu azâbı görmüyorsanız size yazıklar olsun. Allaha îmân ederseniz hâlâ kurtulabilirsiniz!" diye seslendi. Onu duydular. Yine inad ettiler. Îmân etmediler. Birbirlerine; "Sabredelim. Bu, yağmur öncesinde görülen bir rüzgârdır ve arkasından çok yağmur yağacağına işârettir" dediler. Azâb bulutu daha yaklaştı. Azabı görüyorlardı. Gürültüleri duyuyorlardı. Ama kibirliydiler. Reisleri Halecan; "Gelin! Hep birlikte üzerimize gelen şu korkunç kasırgayı bertaraf edelim. Onu geri çevirelim" dedi. Sesler devam ediyordu. Sonra bir fırtına koptu. Bir kasırga çıktı. Hiç mağlubiyete alışmamış, yenilmek nedir bilmeyen o mağrur Âdlıların hepsini yere serdi. Kızarak geri geri kaçtılar. (devamı yarın) > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com