Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, bir gün hizmetçisine; - Bana Semerkant'tan biraz bal getir, buyurdu. Hizmetçi; - Peki efendim deyip, çıktı yola. Hocasının emrettiği kadar bal satın alıp, tam dışarı çıkıyordu ki, dükkana çok güzel bir kadın girdi. Şeytana uyup, şehvetle baktı kadına. Sonra ayrılıp yola koyuldu. Ve gelip, takdim etti balı hocasına. Etti ama, hocasının yüzü gülmüyordu. Hatta kaşlarını çatıp; - Sen bal almaya gittin, ama "şarap" getirdin, buyurdu. - Estağfirullah efendim, "bal" getirdim. - Hayır şarap getirdin. İstersen aç bak. Hizmetçi kutuyu açınca hayretten donakaldı. Zira kutuda bal değil, "şarap" vardı hakikaten. O zaman anladı hatasını. Kendi kendine; "O kadına şehvetle bakmıştım. Ben o günahı işleyince, kutudaki bal da şarap olmuş" diye düşündü hemen. Bu, ona büyük bir ders oldu. Bir daha bakmadı yabancı bir kadına. HAVAYA YAZI YAZMAK Bu zat bir sohbetinde; - Kardeşlerim, bazı kimseler vardır ki, her ne olursa olsun, kim ne ziyana uğrarsa uğrasın, her nimet yalnız bana gelsin, der. Prensibi budur, buyurdu. Ve ekledi: - Onun zevki ve sefası için her şeyin feda olması, umuru bile değildir. Sordular: - Bunlar neden böyledir efendim? - Çünkü imansızdırlar. Böyle kimselerde merhamet olmaz. Canavardan, en korkunç hayvandan da daha zararlıdırlar. - Ama bunlardan bazısı, insanlıktan, şefkatten bahsediyor hocam. - Onların insanlıktan, merhametten söylemesi, "havaya yazı yazmak" gibidir. Yani kendi alçak menfaatlerine kavuşmaları için birer "tuzak"tır!.. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com