Balık ve kılçık

A -
A +

Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin vefatından sonra Ebül Kays bin Ketile adında bir âlim Mısır'dan çıkıp, Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin medfun olduğu yere gelmişti. Gerçi bu zatın namını işitmişti. Ama bilmiyordu üstünlüğünü. İnsanların Onun türbesine karşı gösterdiği büyük ilgiyi görünce, hayretine gitti bu hâl. Kendi de, ilmiyle meşhurdu. Ama fazla buldu bu zata gösterilen ilgi ve hürmeti. Oranın halkını toplayıp; - Ey insanlar! Bu zata bu kadar ilgi ve iltifat niye? Bu zatı ben de tanıyorum. Ama lüzumundan fazladır sizin bu ilginiz, dedi. Onlar, bu âlim için yabancıdır deyip, üstünde durmadılar. Evlerine götürüp, yemek ikram ettiler. Sofrada balık da vardı. Adamcağız balığı yerken boğazına bir kılçık takıldı. Öyle ki, ne ileri gidiyordu ne de geri. Ne kadar uğraştılarsa da çıkmadı kılçık. Izdırabı gün be gün artıyor, ama hiç kimse bir çare bulamıyordu. Yemek ve içmekten de kesildi. Hiç de böyle bir dert gelmemişti başına. Başını eğip, düşünceye daldı. Bunun bir ikaz-ı ilahi olduğunu anladı. "Ben o zata su-i zanda bulundum. Bunun için bu dert geldi başıma" diye düşündü. Koştu mübarek türbesine. Kalbindeki o inkâr gitmiş, yerini bir nedamet ve pişmanlık almıştı. İki diz üzerine edeble oturup, Yasin-i şerifi okumaya başladı. Daha yarısına gelmemişti ki, bir gıcık geldi boğazına. Ve kuvvetle öksürdü. O öksürükle fırlayıp çıktı kılçık. Yasin-i şerifi tamamlayıp, gönderdi mübarek ruhuna... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com