"Başka kitaba lüzum yok"

A -
A +

Ahmet Mekkî Efendi, büyük âlim ve velî idi. Kadıköy müftüsü iken bendeniz (Abdüllatif Uyan) müftülük kâtibi olarak çalışıyordum yanında. O zaman yirmi yaşlarındaydım. Ve üniversitede okuyordum. Bir gün müftülüğe bir zat geldi. 50'li yaşlarda, gayet vakur ve heybetli bir kişiydi. Seyyidlere benzettim. Meğer Abdülhakîm Efendi hazretlerinin yeğeni, senatör Fâruk Işık Bey'miş. Müftü Efendi'ye çok saygılı davranması dikkatimi çekti. Bir miktar sohbet ettiler. Sonra asıl geliş sebebini arz etti: - Efendim, dînî konularda bir kitap hazırladım. Şu anda baskıya hazır. Matbaaya vermeden önce tasvibinizi ve duanızı almak istemiştim. Ben, işimi bırakıp dikkat kesildim. Ne cevap verecekti acabâ? - Tam İlmihâl Seadet-i Ebediyye kitabı varken başka kitaba lüzum yok, buyurdu. Çünkü ben o kitabı inceledim. Her şey var onun içinde. Sonra ekledi: - Yırt at o yazdıklarını! Faruk Işık Bey; - Peki efendim, dedi edeble. Nasıl emrederseniz. O günü hiç unutamıyorum. Bana çok tesir etmişti. Rızka mâni olanın... Müftülüğün, yaşlıca, oldukça kilolu, çirkin, üstelik de pasaklı, kadın bir hademesi vardı. Din ile ilgisi ise hiç yoktu. Önceki müftü işe almış. Müftü Efendi, onun yaptığı çayı içmezdi. Çay içmek istediği zaman veya bir misafir geldiğinde bana bakardı hemen. Anlar, ok gibi fırlardım. İki sokak ilerimizde bir kahvehane vardı. Koşarak gider, uçarak getirirdim çayları. Ne güzel günlerdi yâ Rabbî! Bâzı sevdikleri; - Efendim, bu kadını çıkarsanız da, şöyle Müslüman, eli yüzü temiz genç bir erkek hademe alsanız olmaz mı? derlerdi. Cevabında; - Hayır, bunu yapamam, buyururdu. Rızka mâni olanın rızkını Allah keser. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com