Behâeddîn-i Buhârî / Üç türlü edep!..

A -
A +

"Behâeddîn Buhârî", çok yüksek evliyâ zât. Bir gün talebesine, etti şöyle nasîhat: (Bizim bu yolumuza, her kim ki olsa tâbi, Gözetmesi lâzımdır, şu üç mühim "Edeb"i. Birincisi, "Allah"a karşı olan edeptir. Yâni farzları yapıp, günâhı terk etmektir. Ona "Kul" olduğunu, iyi idrâk ederek, Her emr-ü yasağına, hakkıyla uymak gerek. Onun emirlerinden, bir tânesine bile, Uymamak, edepsizlik olur Ona hâliyle. İnsan düşünmeli ki, kendisi hiç "Yok" iken, Yarattı Allah onu, bir damlacık nutfeden. Büyütüp yetiştirdi, onu ihsânı ile. Her türlü nîmetleri, bahşetti fazlasiyle. Îmân, akıl, düşünce, lisân ve güzel ahlâk. Verip, azîz eyledi bir "İnsan" yaratarak. Böyle yüce bir Rabbin, emrine muhâlefet, Edepsizlik etmenin, en çirkinidir elbet. İkinci edep ise, "Resûl"üne edeptir. Her iş ve harekette, sünneti gözetmektir. Kim kimi seviyorsa, ona uyar elbette. Bunu îcâb ettirir, hakîkî muhabbet de. Edebin üçüncüsü "Üstâd"a olanıdır. Çünkü kendi üstünde, onun çok hakkı vardır. Allah ve Resûlünü, bilip tanımasına, Gafletten uyanarak, hak yolu bulmasına, O vâsıta olmuştur, odur buna tek sebep. Onun için üstâda, lâzımdır fazla edep. Tâ kıyâmete kadar, yaşasa da bir adam, Bu nîmetin şükrünü, yine de yapamaz tam.) Bir gün de buyurdu ki: (Düşmandır bize "Nefis". Onun her arzusuna, boyun eğmemeliyiz. Bu nefs-i emmâreyi, terbiye etmek için, İslâma tam uyması lâzımdır her kişinin. Bu dînin emrettiği, ufak bir işi yapmak, Yâhut yasak ettiği bir günâhtan sakınmak, Kendi arzusu ile, bin yıl îfâ ettiği, Nâfile ibâdetten, hayırlıdır ve iyi. Dînin bekçisi olan islâm âlimlerinin, Yolunda yürüyenler, azaptan olur emîn. Bu yoldan, zerre kadar ayrılık olsa çok az, Âhirette, azaptan kurtuluş mümkün olmaz. Aklı olan bir kimse, fırsat bilir bu ânı. Oraya hazırlıkla geçirir her zamanı. Bu kısacık zamanda, faydalı tohum eker. Bir tâneden, sayısız meyveler elde eder.) Bu büyük evliyânın hürmetine ilâhî! Onun şefâatine kavuştur bizi dahî.