Yıldırım Bâyezid Hân Niğbolu Seferinden dönünce, bir câmi yaptırmayı düşündü Bursa'da. İnşaat başladı. Kısa zamanda tamamlandı. Ve bir cumâ günü açılış yapılacaktı. O gün, akın akın "Ulucâmi"ye koştu Bursalılar. İyi de hutbeyi kim okuyacaktı? Pâdişah, Emîr Sultân'a verdi bu emri. Ancak O, "Somuncu Baba"yı gösterip; - Sultânım, hutbeyi okumaya şu zât lâyıktır, dedi. Somuncu Baba mecburen kalktı, minbere doğru yürürken Emîr Sultân'ın yanına geldi. Eğilip kulağına; - Beni ele verdiniz? buyurdu. Cemaat olanları görüyor, çok merak ediyordu. Zîra "Somuncu Baba", ekmek satan bir ihtiyardı onların nazarında. Cumâ hutbesini nasıl okuyacaktı? Velhasıl mübarek çıktı minbere. "Fâtiha"nın, yedi türlü tefsîrini yaptı. Molla Fenârî bu hutbeyi dinleyince; - Onun büyüklüğüne, bu hutbesi şâhittir, dedi. Bu yedi tefsîrden, birincisini herkes anladı. İkincisini, bir kısmı anladı. Üçüncüsünü çok azı anladı. Dördüncü ve sonraki tefsîrleriyse hiç kimse anlayamadı. > Herkes "Ben öptüm" diyordu Nihayet namaz bitti. Cemaat üç kapıdan da çıkıyor, her çıkan; - Elhamdülillah Somuncu Baba'nın elini öptüm, diyordu. Molla Fenârî, doğruca bu "gizli velî"nin evine gitti ve talebesi olmak istedi kendisinden. Lâkin O, kabul etmedi. "- Bu şehirde sırrım fâş oldu" diyerek terk etmeye karar verdi bu şehri. Ve bir sabah gizlice ayrıldı Bursa'dan. Ama bu, mâlum oldu Molla Fenârî'ye. Acele koştu arkasından. Bir çınarın dibinde kendisine yetişip, geri döndürmek için çok dil döktü. Ama kabul ettiremedi. Mübarek, çevirdi yüzünü Bursa'ya, uzun uzun duâ etti. Hem Bursa'ya, Hem de Bursalılara. İşte o çınara, "Duâ çınarı" diyor Bursalılar... > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com