Bir an önce görmek istiyordum

A -
A +

Abdülvehhâb adında biri şöyle anlatıyor: Medrese tahsîlini Erzurum'da bitirdim. Daha ilerisini kimden okuyabilirim? diye sorup soruşturdum. - Bitlis'te, Abdülcelîl Efendi var, dediler. Çok büyük âlimdir. Sevinmiştim. Büyük bir iştiyâkla Bitlis'e gidip Abdülcelil Efendi'yi sordum. - Van'a gitti, dediler. Bekle, gelir. Bekleyemedim. Bir an önce görmek istiyordum kendisini. Acele Van'a gittim. Onu görmek için sabırsızlanıyordum. Sordum birine. - Müks'lü Seyyid Fehîm Efendi burada, dediler. Abdülcelîl hoca da, Onun yanındadır. - Nerde bulabilirim kendilerini? - Şâbâniye câmiindedir. Büyük bir heyecânla, o câmiye yöneldim. Yolda, kendi kendime; "Abdülcelîl hoca, şimdi kürsüde vâzediyordur" diye düşünüyordum. İnsanlar hep o câmiye gidiyorlardı. Yine kendi kendime; "Sübhânallah, herkes akın akın Onu dinlemeye gidiyor. Hakîkaten çok büyük âlimmiş. İnşallah beni talebeliğe kabul eder" diyordum. Câmiye vardım ki tıklım tıklım dolu. Kürsüde, nûr yüzlü, tatlı bakışlı bir zât vâzediyor, herkes başını eğmiş ve kendinden geçmiş halde o zâtı dinliyordu. "Abdülcelîl Efendi işte bu zat olmalı" diye düşündüm. Sormak istedim. Ama herkes boynunu bükmüş, Onu dinliyordu. Birini mi arıyorsunuz? Derken bir genç geldi yanıma. - Birini mi arıyorsunuz? - Abdülcelil Efendi'yi arıyordum. - İşte şu! diyerek, en geri safta, edeble oturan birini gösterdi. O da herkes gibi başını eğmiş, vâzı dinliyordu. Hayretle sordum: - Pekii şu vâz eden zât kimdir? - O mu? O, Seyyid Fehîm hazretleridir. O sırada ezân okundu. Sünnetleri kıldık. "Seyyid Fehîm", kalkıp mihraba geçti. İftitâh tekbîrini alırken "Ceryana çarpılmış" gibi titredim. Altmış sene oluyor, o sesi unutamıyorum. Ve ne zaman hâtırlasam, titriyorum. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com