Seyyid Ahmed Rıfai hazretleri zamanında dertli ve hasta olanlar bu zâta gelir, arz ederlerdi dertlerini. O da hastalara bir duâ yazar, kullananlar şifâya kavuşurdu tam olarak. Ancak duâları kalemle değil, parmakla yazardı. Bir gün, yine bir hasta gelip; - Efendim, çok hastayım, bana bir duâ yazar mısınız, diye rica etti. Büyük velî, yine beyaz bir kâğıt üzerine, parmağıyla bir duâ yazıp verdi adama. Adam biiznillah şifâya kavuştu. Ancak bir şüphe geldi kalbine. Şöyle ki; "Kâğıtta hiç yazı, âyet yok. Buna rağmen nasıl tesir etti" diye düşünüyordu kendi kendine. Aynı kağıdı alıp tekrar gitti huzuruna. Ama maksadı, imtihan etmekti. - Efendim, tekrar hastalandım. Şu kağıda bir daha yazsanız, deyip uzattı kağıdı. Seyyid hazretleri kağıda bakıp; - Ama biz buna daha önce yazmışız, buyurdu. Adam perişandı. - Peki efendim, deyip, çıktı huzurdan. Çok pişmandı yaptığına. Kendine kızıyor ve; "Ey ahmak! Allah adamları hiç imtihan edilir mi?" diyordu içinden. ZAHMET ÇEKİLMEDEN Bir gün Cennetten bahsediyordu ki; - Hiç zahmet çekmeden rahatlığın tadı duyulur mu? diye sordu cemaate. - Duyulmaz tabii efendim, dediler. - Yorulmayan, dinlenmenin tadını alabilir mi? - Alamaz elbet. - Acıkmayana, yemek lezzetli gelir mi? - Gelmez efendim. - İşte bu dünyada Allah için çalışan, Allah yolunda sıkıntılara katlanıp çile çekenler de, Cennete girince; "Oooh! Dünya varmış!" diyecekler, buyurdu. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com