Abdullah-ı Dehlevi "rahime-hullahü teâlâ", çok büyük velî idi. Sözü ve nasihati öyle tesirliydi ki, insanları doğru yola çekmek için bir nazarı kâfiydi. Bir gün, huzuruna genç biri gelip; - Efendim, ben de büyüklerin yoluna girmek istiyorum, diye arz etti. Büyük velî; - Peki evladım, madem öyle sen de diğer talebeler gibi başla çalışmaya, buyurdu. Fakat gencin istediği bu değildi. - Efendim, çalışacak olduktan sonra her yerde mürşit var, dedi. Ben size başka maksatla geldim. Mübarek zat sordu: - Ne istiyorsun bizden? - Hiç zahmete girmeden, çalışmadan muradımın hasıl olmasını istiyorum efendim. O zaman gülümseyip; - Pekâlâ, gel bakalım. Sana, sıkıntı çektirmeden vermeye çalışalım, buyurdu. Ve bir nazar etti gence. Genç kendinden geçip, daldı başka âlemlere. Kalbine nehirler gibi feyz akmaya başladı. Evliyalığın zirvesine çıkmıştı bir anda. Kendine geldiğinde, sordu ona talebeler: - Sana ne oldu az önce? Dedi ki: - Kalbimde, ne kadar fena huylar varsa, hepsi çıkıp gitti. Onların yerine ilahi feyz ve nurlar doldu. İKİ ŞEY ÇOK MÜHİM Bir gün de nasihat istediler bu zattan. Onlara cevaben; - İki şey çok mühimdir, buyurdu. Sordular: - Onlar nedir efendim? - Okumak ve okutmak, buyurdu. Ve izah etti bunları: - Okumaktan maksat, İslâmiyeti öğrenmek, okutmaktan maksat da öğrendiğini başkalarına öğretmektir. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com