Bir sadâ­kat ör­ne­ği

A -
A +

Be­hâ­ed­dîn-i Bu­hâ­rî kud­di­se sir­ruh haz­ret­le­ri an­la­tı­yor: Bir kış gü­nü bir­den "Aşk-ı ilâ­hî" kap­la­dı be­ni. Ken­dim­den geç­miş hal­de dağ­la­ra çık­tım. Ve ya­lın ayak baş açık do­laş­tım ora­lar­da. Öy­le ki, ayak­la­rım ya­rı­lıp par­ça­lan­dı. Ve de­li­nip kan­lar ak­tı di­ken­le­rin ye­rin­den. Bu hal­de iken; "Gi­de­yim, ho­cam Emîr Kü­lâl'in di­zi di­bin­de otu­rup, soh­be­ti­ni din­le­ye­yim" di­ye dü­şün­düm. Ve ko­şup ka­tıl­dım soh­be­te. Fa­kat ho­cam be­ni gö­rün­ce; - Bu kim­dir? Ni­çin ba­na sor­ma­dan içe­ri al­dı­nız? Der­hal çı­ka­rın onu bu­ra­dan! di­ye em­ret­ti. Ta­le­be­ler, be­ni tu­tup dı­şa­rı at­tı­lar. Bu ha­ka­ret, çok zor gel­di nef­si­me. Ama ben; "Ey nef­sim, bu dav­ra­nış gü­cü­ne git­ti, ama bi­le­sin ki, sen da­ha ağır­la­rı­na lâ­yık­sın. Sen şim­di kı­zıp, bu­ra­yı terk et­mek is­ti­yor­sun. Ama ha­yır, git­me­ye­ce­ğim. Çün­kü bu bü­yük­le­rin her işin­de hik­met var­dır" de­dim ken­di nef­si­me. Ve ba­şı­mı o eşi­ğe ko­yup yat­tım. Fe­cir sö­ke­ne ka­dar bek­le­dim bü­tün ge­ce. Üs­tü­me, lâ­pa lâ­pa "Kar" yağ­dı. O kar­la­rın al­tın­da, kay­bol­du vü­cû­dum. Sa­bah­le­yin ho­cam "Emîr Kü­lâl", ka­pı­yı açıp da ab­dest için dı­şa­rı çı­ka­cak­tı ki, eşik di­bin­de bi­rik­miş kar yı­ğı­nı­nı gör­dü ve tam ba­şı­mın üs­tü­ne bas­tı mü­bâ­rek aya­ğı­nı. Ama bir­den ge­ri çe­kip; - Kim­dir, bu kar al­tın­da ya­tan? bu­yur­du. Ve eli­ni uza­tıp kal­dır­dı be­ni eşik­ten. İçe­ri alıp çok duâ­lar et­ti. İl­ti­fat­lar­da bu­lun­du. Aya­ğım­da­ki di­ken­le­ri, eliy­le çı­ka­rıp, mer­ha­met­le "Bir na­zar" et­ti ba­na. İş­te, ne ol­du ise, o an­da ol­du. O na­zar­la, ta­sav­vu­fun en yük­sek de­re­ce­si­ne çı­kar­dı be­ni. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com