Hazret-i Ömer devrinde, bir genç vardı. Güzel ve yakışıklıydı. Bir ahlâksız kadın, bu genci elde etmek için çok uğraştıysa da başaramadı. Zira delikanlı, "yakışıklı" olduğu kadar da "takvâ sahibi"ydi. Kadın, emeline ulaşamayınca, kendisi gibi ahlâksız bir kocakarıdan yardım istedi. Birlikte bir plân yaptılar. Genç adam, o gece, yatsıyı Halifenin arkasında kılmış evine dönüyordu. Tam bu kadının evi önünden geçerken, kocakarı bahçe kapısından seslendi: - Evlâdım bir bakar mısın? Cevap verdi: - Buyur anne! - Yardım et de yakalayayım şu koyunu! Delikanlı içeri girince, kapı arkasında gizlenmiş olan kadın, kapıyı kilitleyip, kuvvetle sarıldı delikanlıya. Genç anladı tuzağa düştüğünü. Yüzüne bile bakmayıp; - Yâ Rabbî! Günah işlemekten koru beni! diye yalvardı içinden. Kadın, yüz bulamayınca, tehdit etti: - Bak, bağırır çağırırım. Rezîl olursun el âleme. Genç aldırmadı: - Âhirette rezîl olacağıma, bu dünyâda olayım. Kadın baktı ki olmayacak, başladı feryât figana. Sesi duyan koştu: - Ne var, niye bağırıyorsun? - Bu genç zorla evime girip, tecâvüze yeltendi bana! İnsanlar, genci fenâ halde dövüp, hazret-i Ömer'in huzuruna çıkardılar. Halîfe, genci tanıyıp; - Korkma! Doğrusunu anlat! buyurdu. Genç, olanları anlatınca sordu: - Görsen tanır mısın o kocakarıyı? - Tanırım efendim. Bunun üzerin şehirde ne kadar yaşlı kadın varsa, huzuruna getirdiler. Delikanlı bir görüşte tanıdı onu: - İşte bu kadın! Kocakarı, korkudan îtiraf etti suçunu. Halîfe, gencin alnından öpüp; - Âferin! buyurdu. Haramdan böyle kaçılır işte! Ve ekledi: - Senin hâlin, kıyâmete kadar örnek olsun herkese. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com