Bir teveccüh etsin de!..

A -
A +

Abdülhakîm Efendi'nin sevdiklerinden Tâhir Efendi şöyle anlatıyor: Bir gün, "Efendi"ye gitmiştim. Yolda kendi kendime; "Biz ne kadar uğraşsak da tasavvufta yükselemeyiz" diye düşündüm. "Gidince Efendi'ye rica edeyim. Bize bir teveccüh etsin de, yüksek derecelere yükseltsin" diye karar verdim. Bu düşünce ile vardım huzura. Baktım, bahçede yalnız oturuyordu. Yaklaşıp selâm verdim. Ve elini öpüp oturdum yanına. Bahçede bir "Manolya ağacı" vardı. "Çimenler" büyümüş, "Güller" de açmıştı iyice. Şu, ne ağacıdır? Mübarek, bana manolyayı gösterip; - Tâhir, şu ne ağacıdır? diye sordu. - Manolyadır, dedim. Sonra gülü gösterdi. - Bu nedir? - Gül. Çimenleri gösterdi sonra da: - Pekii şunlar nedir? - Çimendir efendim. Böyle sormasının hikmetini merak ediyordum ki sordu yine: - Tâhir, bunların toprağı aynı toprak mıdır? - Evet efendim, dedim. - Pekii su ve hava da aynı mı? - Aynı. - Pekii her üçünün de toprağı, suyu ve havası aynı da, boyları neden farklı acabâ, hiç düşündün mü? Çimen, gül olur mu? Ben sükût ettim. O sordu yine: - Meselâ şu "Çimen"e, daha çok su, gübre ve ilâç verseler, "Gül" olur mu dersin? - Olmaz efendim. - Pekii şu "Gül"e de çok su ve gübre verseler ve çok da uğraşsalar, "Manolya" olur mu? - Olmaz elbette. - Pekii bu farklılık nereden geliyor öyleyse? Önüme baktım. - Bu farklılık, her birinin kendi istîdâtlarından geliyor, buyurdu. "İstîdat" kelimesini duyunca anladım meseleyi. Mahcup olmuştum. - Bağışlayın efendim, dedim. ---------- E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com