"Çelebi Sultân Mehmet", bir hayli çalışarak, "Ordu-silâh" işini halletti tam olarak. Halka, dînî ve millî bir şuur verip yine, Birlik berâberliğin çalıştı teminine. Bir teklifte bulundu hem İsâ Çelebi'ye. (Abi, Anadolu'yu taksim edelim) diye. Dedi ki: (Vazgeçelim bu kardeş kavgasından. Herkes sorumlu olsun kendi tapraklarından.) Velâkin reddedildi bu teklîfi yine de. Savaşa tutuştular Ulubad mevkiinde. "Çelebi Sultân Mehmet", gâlip çıktı savaştan. Ve hükümdârlığını Bursa'da etti îlân. "İsâ Çelebi" ise Yalova üzerinden, Bizans imparatorunun yanına kaçtı hemen. Birâderi Şehzâde "Emîr Süleymân" ise, Kardeşini, Bizans'tan getirtti Edirne'ye. Daha sonra, yanına bir kuvvet verip hemen, Onu, Anadolu'ya gönderdi bekletmeden. O da gidip evvelâ "Bursa"yı alacaktı. Mukâvemet görünce, bu sefer şehri yaktı. Yine gitti Çelebi Mehmed'in üzerine. Ve lâkin mağlub olan, kendisi oldu yine. "İsfendiyar Bey" ile anlaşarak bu sefer, Birlikte "Ankara"yı fethetmek istediler. Lâkin bu savaşta da o mağlub oldu yine. Macbûren çekildiler Kastamonu içine. Sonra, "İsâ Çelebi" ayrılarak gizliden, Aydınoğlu Cüneyd'in yanına gitti hemen. Anlaşıp Saruhan ve Menteşe beyleriyle, Tâlihini, son bir kez, bir daha denedi ve, Giriştiği savaşta olamadı muvaffak. Ve Karamanoğlu'na gidip etti iltihak. Bir müddet orda kalıp, ama daha sonradan, Bir yerde yakalanıp, kaldırıldı ortadan. Onun ölümü ile, "Çelebi Sultân Mehmet", Koca Anadolu'da yalnız kaldı nihâyet. Lâkin diğer kardeşi olan "Emîr Süleymân", Edirde'de saltanat peşindeydi o zaman. "Aydınoğlu Cüneyd"le, "Menteşoğlu İlyas"a, Kabul ettirmiş idi kendisini bilhassa. "Çelebi Sultân Mehmet", onu, Anadolu'dan, Rumeli'ye döndürmek maksadıyle o zaman, Birâderi Mûsâ'ya bir haber ileterek, Dedi ki: (Rumeli'ye acele dönmen gerek.) Bu haberi alınca, derhâl "Emîr Süleymân", Acilen Rumeli'ye geçti hemen o zaman. Mağlub etti ise de o, Mûsâ'yı ilk başta, Kaybetti hayâtını sonraki bir savaşta.