"Biz de talebesiyiz..."

A -
A +

Seyyid Emir Külal "rahime-hullahü teâlâ", bir gün talebesiyle bir yerde oturmuş sohbet ediyorlardı ki, bir ara kapı açılıp, güzel yüzlü bir genç girdi içeri. Selâm verip, edeble diz çöktü. Emir Külal hazretleri döndü o gence: - Hoş geldin evladım. - Hoş bulduk hocam. - O iş ikmal oldu mu? - Gece gündüz çalıştık efendim. Elhamdülillah, himmetinizle tamam oldu. - Çok iyi, hayırlı olsun. Delikanlı izin isteyip kalktı. O gidince, Emir Külal hazretleri devam etti sohbetine. Ancak merak etmişti talebeler. Öyle ya, kimdi bu gelen? Onu ilk defa görüyorlardı. Üstelik "hocam" diye hitab etmişti. Biri koşup yetişti gencin arkasından: - Arkadaş sen kimsin? - Emir Külal hazretlerinin talebesiyim. - Nereden geliyorsun? - Rumeli'den. - Niçin geldin peki? - Bizim diyarda bir cami inşa ediliyor, inşaatla da bizzat hocam ilgileniyordu. Bize; "Cami biterse, bana haber verin" buyurmuştu. Onu haber vermeye geldim, dedi ve gitti. Talebe; - Peki, selâmetle git, deyip dergâha döndü. Ama allak bullak olmuştu kafası!.. Zira Buhara nere, Rumeli nereydi? NASIL SABAHLADINIZ? Bir gün de bazı dostları; - Bu gece nasıl sabahladınız? diye sordular bu zata. Ağlamaya başladı mübarek. Soranlar şaşırdı: - Efendim iyi misiniz? - Ölümü unutmuş, günahı da çok olan bir kimsenin hali nasıl olur? buyurdu. Gözyaşlarını silip; - Ömrümüz azalıyor, günahımız artıyor. Akıbet "Cennet" midir, "Cehennem" mi, o da belli değil. Bu halde olan bir insan, ağlamasın da ne yapsın, buyurdu... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com