Seyyid Ebül Vefa hazretleri, Buhara'da tahsilini bitirip geri dönüyordu ki, arkadaşları kendisine; - Bize bir ziyafet vermen lazım, dediler. - Niçin? diye sorunca da; - Çünkü tahsilini mükemmel yapıp bitirdin. Bunun şerefine bizi memnun etmen lazım, dediler. Cevaben onlara; - Memnuniyetle, ama biliyorsunuz ben fakirim. Size ziyafet verecek kadar param yoktur, dedi. - Biz anlamayız, dediler. Ne yapıp edip bunu yapmalısın bize. İyi de, nasıl yapacaktı bu işi? Buhara melikine gidip; - Sultanım! Ben İmâm-ı Alînin evlâdındanım. Beldenizde tahsilimi bitirip memleketime dönecektim ki, arkadaşlarım benden bir yemek ziyafeti istediler. Bu hususta bana yardım ederseniz çok sevinirim, diye arz etti. Ancak melik aldırmayıp; - Doğru söylediğini nereden bileyim? dedi. Seyyidin kalbi kırılmıştı. Üzgün ve mahzun olarak çıktı yanından. Melik, o gece bir rüya gördü. Şöyle ki, kıyamet kopmuş, hararetten pek fazla susamıştı ki, o esnada Resûlullah Efendimiz'in, ümmetine su dağıttığını gördü. Önlerine edeble varıp; - Yâ Resûlallah, ben de senin ümmetindenim. Bana da ihsan et, diye arz etti. Efendimiz aleyhisselâm hiç oralı olmayıp; - Doğru söylediğini nereden bileyim? buyurdu. O anda uyandı melik. Anlamıştı hatâsını. Fırlayıp koştu dışarı. Ebül Vefa hazretlerini bulup; - Beni affet, dedi. Ve ona kırk deve yükü mal verdi. Ama O, hepsini şehrin fakirlerine dağıttı. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com