"Bizim Saka'yı istediler!"

A -
A +

Mevlânâ hazretleri, bir gün dergâhında sohbet etmektedir ki, içeri üç kişi girer. Üçü de yeşil cübbe giymiş, nûrani kimselerdir. Mevlânâ'nın karşısında edeble oturur, alçak sesle bir şey sorarlar. Hazret-i Mevlânâ; - Uygundur, buyurur. Bu cevabı alınca, vedâ edip ayrılırlar. Oğlu Sultân Veled, merakla sorar: - O gidenler kimlerdi babacığım? - Onlar, "ricâl-i gayb"dendi evlâdım. Halk arasında bunlara "Kırklar" denir. - Size ne sordular ki? - Kırklardan biri vefât etmiş. Benden, bizim "Saka"yı istediler. Ben de "Uygundur" dedim. Mevlânâ hürmetine Yine hazret-i Mevlânâ' yı çok seven bir Müslüman, ölüm hastalığına yakalanır. Öleceğini anlayınca evlâdını çağırır ve; - Oğlum, ben ölürsem, hazret-i Mevlânâ, kabrimde biraz dursun. Affım için, Allaha niyâzda bulunsun, diye vasiyette bulunur. Ve vefat eder. Durumu, hazret-i Mevlânâ'ya bildirirler. - Memnûniyetle, buyurur ve gidip kabir başında durur. O zâtın affı için yalvarır. Ölen kişinin fazla bir ameli yoktur aslında. Ama hazret-i Mevlânâ'ya sevgisi çoktur. Çocuklarından biri, rüyâsında görür ki, babası çok yüksek bir mertebededir. Merak edip sorar: - Babacığım, sen bu yüksek makâma nasıl kavuştun? - Amel defterimde fazla bir amelim yoktu evlâdım. - Öyleyse? - Ama hazret-i Mevlânâ'yı çok seviyordum. - Sebep bu mu yâni? - Evet. Ben kabre girince, Münker-Nekir melekleri çok korkunç şekilde geldiler. Ve bana; "Rabbin kim? Dînin nedir?" diye sormaya başladılar. O sırada çok güzel ve pek sevimli iki melek gelip; - Bunları, bu kimseye sormayın! dediler. Çocuk sevindi. - Öyle mii, ne güzel. - Evet oğlum. Münker Nekir, "Neden?" deyince de; "Çünkü Allahü teâlâ, hazret-i Mevlânâ hürmetine bunu affetti", dediler. - Sonra babacığım? - Sonra da Münker Nekir bana dönüp; "Sen müsterih ol. Rahatça uyu!" deyip geri gittiler. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com