Bir sene Behaeddin-i Buhari hazretlerinin sevdiklerinden bir grup Müslüman Beytullah'ta tavaf yapıyor, bu büyük veli de bulunuyordu yanlarında. Onlar Mina'da kurban keserken, Behaeddin-i Buhari hazretleri onlara bakıp; - Bizim de kurban kesmemiz lazım. Ama biz, belki oğlumuzu kurban ederiz, buyurdu. Bu sözden bir şey anlamadılar. Ama yine de; "Muhakkak bir hikmeti vardır" dediler içlerinden. O günün tarihini yazdılar bir yere. Hac dönüşü Buhara'ya geldiklerinde duydular "acı haber"i. Evet, büyük velinin sevgili oğlu vefat etmişti. Taziyeye gelenlere; - Oğlumun vefatiyle de Resulullaha tâbi oldum. Çünkü Onun da oğlu vefat etmişti. O Resulün başından ne geçtiyse, aynen benim de başımdan geçti. Onun yapmış olduğu her işi ben de yaptım. Bir tek sünneti bile terk etmedim, buyurdu. KİMSENİN KALBİNİ KIRMAYIN Bir gün bazı gençlere; - Hiç kimsenin kalbini kırmayın. Çünkü kalb kırmak haramdır, buyurdu. Ve ekledi: - Kâfirin de kalbini kırmak caiz değildir. Şöyle devam etti: - Kendi nefsinize istediğinizi söyleyin. "Kâfir" deyin, "alçak" deyin, "fasık" ve "facir" deyin. Ama kimseyi incitmeyin. Çünkü gönül, Allahü teâlâya çok yakın olup, yaratılışta mis gibi temiz ve sağlıklıdır. Onu, sonra düşmanlar hasta etmiştir. - Hangi düşmanlar efendim? dediler. - Nefis, şeytan ve kötü arkadaşlar. - Bunlardan korunmanın çaresi yok mu efendim? - Var tabii. Bir tek çaresi var. - O nedir hocam? - İyilerle beraber olmaktır. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com