"Bunun malını ve evlâdını çoğalt!"

A -
A +

Bursa âlim ve evliyâsından Molla Fenârî hazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine: Fahr-i âlem Efendimiz, bir gün Enes bin Mâlik için; - Yâ Rabbî! Bunun mal ve evlâdını çoğalt! Ömrünü uzun et! Günahlarını affeyle! diye duâ buyurdu. Bu duâdan sonra günden güne zenginleşti bu mutlu sahâbî. Hangi taşı tutsa, "altın" oluyordu sanki. Mal, mülk, servet. Ağaçlar, bağlar, bahçeler. Evlât deseniz, yüz çocuğu oldu. Yaşı da yüzü geçmişti ki, açtı bir gün ellerini: - Yâ Rabbî! Habîbinin hakkımda ettiği üç duânın ikisi kabul oldu. Üçüncüsü ne olacak? diye niyazda bulundu. O esnâda bir ses duydu gâibten: - Üzülme! diyordu. Bütün günahlarını da affettik senin! > Seksen oğlu oldu Bir gün de şunu anlattı: Eshabtan "Mâlik bin Rebîa" hazretleri, bir gün Resûlullahın huzuruna gelerek; - Yâ Resûlallah! Duâ buyurun, erkek evlâtlarım çoğalsın, diye ricâ etti. Efendimiz kırmayıp; - Yâ Rabbî! Bunun erkek evlâtlarını bereketli kıl! diye duâ buyurdular. Seksen oğlu oldu mübarek sahâbînin. > Sert yatakta yatardı Bir gün de bâzı gençler; - Efendim, bize Peygamber Efendimizden bahseder misiniz, dediler. - Memnûniyetle, buyurup şunları anlattı: Resûlullah Efendimiz, sıkıntı ile yaşamayı severdi. Günlerce az yer, sert yatakta yatardı. Yatağının içi hurma ağacı iplikleriyle dolu idi. Bâzan buna, bâzan bir hasır veya keçe üzerine, bâzan da kuru toprak üzerine yatardı. Şaşırdılar. - Kuru toprak üzerine mi efendim? - Evet. Âişe vâlidemiz bir gece yumuşak yatak sermişti. Ama Efendimiz o sabah kalktıklarında üzgündüler. - Neden hocam? - Çünkü o gece teheccüd namazı için uyanamamışlardı. Bu sebeple hazret-i Âişe'ye; "Bu yatağı bir daha sermeyiniz! buyurdular. Zîra bu gece teheccüde kalkamadım..." > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com