Çay için söylenen beyit

A -
A +

Yıl 1966... Bendeniz, Kadıköy Müftülüğünde, "müftülük kâtibi" olarak çalışıyorum. Müftümüz Ahmet Mekkî Efendi. Derin âlim. Kalb gözü açık bir evliyâ. İkimiz de Fâtih'te oturuyorduk o zaman. Sabahları müftülüğe ayrı ayrı gider, ama akşamları, birlikte dönerdik Fâtih'e. Vapurda hiç boş durmaz, umûmiyetle "Câliyet-ül ekdâr" isimli salevâtı şerîfe kitabını okurdu. Sonra da bana bâzı beytler yazdırır; - Bunları ezberle! Gün gelir, dost sohbetlerinde işe yarar, buyururdu. Bir gün de şu beyti yazdırdı: Meclis-i erbâb-ı dil, Bir lâhza sensiz kalmasın. Hürmetin inkâr eden, Dünyâda hürmet bulmasın. Defterimi çıkarıp yazdım hemen. Kendi kendime; "Bu beyt, herhalde büyük bir zât için söylenmiş olmalı" diye düşündüm. Ve sordum hemen: - Efendim, bu beyt hangi mübârek zât için söylenmiş acabâ? Mübârek güldü ve - Çay için söylenmiş, buyurdu. Lâ havle... oku! Bir gün de, müftülükte bir hâdise olmuştu. Benimle ilgili olmalı ki üzülmüştüm. Akşam oldu. Birlikte vapura bindik. Ekseri vapurun altına iner, orada otururduk. O öyle isterdi. O günkü hâdiseden dolayı morâlim bozuktu. Üzüntüm devam ediyormuş ki suratım da asıkmış gâliba. Beni öyle görünce; - Abdüllatif! Sen şimdi on defâ "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" de, ferahlarsın, buyurdu. Okudum. Onun emriyle okuduğum için midir bilmiyorum, morâlim düzeldi. Ferahladım. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com