Çocukken belliydi

A -
A +

Mazhar-ı Cân-ı Cânân Rahmetullahi aleyh, henüz çocukken rüşd ve hidâyet nûrları parlıyordu alnında. Ne zaman "Ebû Bekr-i Sıddîk"ın ismini ansaydı, karşısında görürdü kendisini. "İmâm-ı Rabbânî" hazretlerini düşünse, Onun rûhâniyeti gelirdi karşısına. Babası, bir gün Ona; - Ey oğlum! Sen dünyaya gelince, ben dünyadan soğudum. Mevkî, makam sâhibi bir dünya adamıyken, senin doğumunla terk ettim dünyayı, demiştir. Yine babası, ölüm hastalığına yakalanıp, vefatı yaklaşınca; - Evladım, ömrünü boş şeylerle hebâ etme! diye vasiyet etti. O da, bu vasiyetine uyup, velîler sohbetine gitmeye başladı. Lâkin akrabâları; - Sen ne yapıyorsun? Ecdadın, mevkî makam sâhibi kimselerdi. Biz, senin de onlar gibi olmanı istiyoruz, dediler. Hoşuna gitmedi bu sözler. O gece, bir evliyâ zat rüyasına girip; - Sen onlara bakma. Âhirete yönel. İnsan, hiç "cam parçası" ile "elması" değişir mi? buyurdu Sabah uyandığında, "dünya sevgisi"nin kalbinden tamamen silinip gitmiş olduğunu gördü. Ve kendisini yetiştirecek bir "mürşit" aramaya başladı. Her kim; "Filan yerde bir velî var" deseydi, hemen koşup o zatın sohbetiyle şereflenirdi. DÖRT BÜYÜK ACI Bir gün bâzı dostları; - Ölüm acısı ne kadardır? diye sordular bu zâta Cevâben; - Yetmiş kılıç darbesinden fazladır, buyurdu. - Kabir azâbı nasıldır efendim? - Ölüm acısı hiçtir bunun yanında. - Peki mahşer azâbı? - Kabir azâbı da, bunun yanında hiçtir. - Ya Cehennem efendim? - O, hepsinden şiddetlidir. Oranın "bir kıvılcımı" bütün dünyayı yakar, yok eder. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com