Çocuktan ümidini kesmişti ki!..

A -
A +
Nişabur’da yaşayan velilerden Ebu Osman-ı Hayri hazretlerinin zamanında zengin bir Hristiyan’ın “bir oğlu” vardı.
Çocuk bir gün hastalandı.
Ve günden güne ağırlaştı!
Adam, göstermedik tabip bırakmadı o havalide.
Ancak deva bulunamadı hastalığa.
Çocuktan ümidini kesmişti ki bu “büyük zatı” tavsiye ettiler ona.
Çaresizdi artık!
“Pekâlâ” dedi.
Sevindi, ümitlendi.
Bu niyetle evden çıkmak üzereydi ki çalındı kapısı âniden. Açtığında bu zâtı gördü eşikte.
Çok da şaşırıp;
“Buyurun hocam, hoş geldiniz” dedi.
Büyük veli girdi içeri:
“Oğlunuz için gelmiştim.”
“Sağ olun hocam, ben de size gelecektim.”
Mübarek zat sordu:
“Neyi var çocuğun?”
“Bilmiyorum hocam, çaresiziz!”
Mübarek zat kalktı.
Hastanın yanına vardı.
Çocuk “son nefeslerini” alıyordu.
Elini çocuğun alnına koyup “Korkmayın, hummaya tutulmuş, geçer” buyurdu.
Adam sevinçle haykırdı:
“Yani kurtulacak mı oğlum?”
“İnşallah, mühim bir şeyi yok.”
O anda çocuk açtı gözlerini...
Ve fırlayıp kalktı ayağa.
Bu hâli gören Hristiyan, sevincinden "Kelime-i şehadeti” söyleyip imânla şereflendi...
Üstelik en yakın “talebesi” oldu bu büyük zatın.